|
T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/7518
Karar: 2013/4620
Karar Tarihi: 02.04.2013
TASARRUFUN İPTALİ DAVASI - TASARRUFLARIN İPTALE TABİ OLDUĞU BU NEDENLE DAVANIN KABULÜ İLE TAKİP KONUSU ALACAK VE FERİLERİYLE SINIRLI OLARAK DAVA KONUSU TASARRUFLARIN İPTALİNE KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ - DAVANIN REDDİNİN İSABETSİZLİĞİ
ÖZET: Dosya kapsamından dava konusu tasarrufların ilgili madde gereğince iptale tabi olduğu bu nedenle davanın kabulü ile takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak dava konusu tasarrufların iptaline karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddi isabetli görülmemiştir.
(2004 S. K. m. 277, 278, 279, 280, 282, 283) (5411 S. K. Geç. m. 13) (2918 S. K. m. 20)
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, davalı borçlu M. Ö.'in alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla 42 R 6746 plakalı aracını 10.2.2009 tarihinde teyzesinin oğlu davalı C. Ö.'e, adına kayıtlı taşınmazı 29.1.2009 tarihinde davalı S. B.'a, onun da 24.3.2010 tarihinde davalı Ö. Ö.'e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, müşterek verdikleri dilekçe ile aciz belgesi sunulmadığını, borçlunun aciz halinde olmadığını, iptali istenen tasarrufların borçtan önce yapıldığını, dava konusu aracın 9.500,00 TL bedelle satıldığını, takip konusu borç miktarı 9.140,36 TL olduğundan her iki tasarrufunda iptalinin istenemeyeceğini, iptali istenen tasarruflar ve tarafları farklı olduğundan tasarruflara göre davaların tefriki gerektiğini, dava konusu araç borçlu tarafından harici satışlarla başka şahıslara satıldığından aracı borçludan almadıklarından davanın reddi gerektiğini, davalılar C. ve Ö.'in davalı borçlunun İş Bankasına olan borcuna kefil olduklarını dava konusu taşınmazın kefalet borcu nedeniyle adı geçen davalılara devredildiğini belirterek davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, davalı borçlunun aciz halinde olmadığı, iptali istenen tasarrufların borcun doğumundan önce yapıldığı, davalıların kötüniyetli olmadığı, 9.140,36 TL borç için bir araç ve bir taşınmazın elden çıkarılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı gerekçesiyle şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK.nin277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da <iyiniyet kurallarına aykırılık> nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK. md. 283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu davanın dinlenebilmesi için; takip konusu alacağın gerçek olması, borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş bulunması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin varlığı dava koşuludur. Davacı bankanın 5411 Sayılı Bankacılık Yasasının geçici 13.maddesindeki şart mevcutsa aciz belgesi sunma zorunluğu da yoktur) Ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nin 278.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nin 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nin 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nin 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
Somut olayda; takip konusu borç 22.5.2003 tarihli kredi kartı sözleşmesinden doğmuştur. Mahkemece takip konusu borcun sebebinin 9.3.2009 son ödeme tarihli kredi kartı borcunun ödenmemesinden kaynaklanan 8.5.2009 tarihli ihtarname olduğunun kabulü isabetli görülmemiştir. Takip dosyası içeriğinden borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği, 16.3.2012 tarihli kat'i aciz belgesinin ibraz edildiği, takip konusu alacağın gerçek olduğu anlaşılmaktadır. İptali istenen tasarruflar 29.1.2009 24.3.2010 ve 10.2.2009 tarihlerinde yani 22.5.2003 tarihli kredi kartı sözleşmesinden sonra yapıldığından mahkemenin bu yöndeki yani borcun doğumunun 8.5.2009 tarihli ihtarname ile doğduğu buna göre iptali istenen tasarrufların borçtan önce yapıldığı yönündeki tespiti de bu nedenle doğru değildir. Bu durumda somut olayda dava ön koşulları mevcut olduğundan İİK 278, 279 ve 280. maddelerdeki iptal koşularının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gereklidir. Dava konusu taşınmaz borçlu tarafından 29.1.2009 tarihinde davalı S. B.'a 1.600,00 TL bedelle, onun tarafından da 24.3.2010 tarihinde 2.200,00 TL bedelle davalı Ö. Ö.'e satılmıştır. Mahkemece dava konusu taşınmazın satış tarihlerindeki gerçek değeri yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmadığından 29.1.2009 tarihli tasarrufun İİK 278/3-2 madde yönünden iptale tabi olup olmadığının tespiti mümkün değilse de borçlunun taşınmazı sattığı S. B. borçlunun eşinin kardeşinin oğlu olduğundan davalı Sami'nin, borçlunun amacını ve durumunun bilebilecek kişilerden olması nedeniyle borçlu ile davalı Sami arasındaki 29.1.2009 tarihli tasarrufun İİK 280/1.madde gereğince iptale tabi olduğu; yine 24.3.2010 tarihli tasarruf yönünden de davalı Ö. Ö.'in borçlunun İş Bankasından kullandığı kredinin kefili olması nedeniyle borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu 24.3.2010 tarihli tasarrufun da İİK 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğunun gözardı edilmesi, dava konusu araç satışına ilişkin 10.2.2009 tarihli tasarrufu yönünden ise davalı C. Ö.'in borçlunun İş Bankasından kullandığı kredinin kefili olması nedeniyle borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu 10.2.2009 tarihli tasarrufunda da İİK 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğunun gözardı edilerek (2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesi gereğince trafik kaydına tescilli araçların satış ve devirlerinin geçerli olabilmesi için noterce yapılması öngörüldüğünden davalı borçlu tarafından dava dışı şahıslara yapılan harici satışların anılan yasal düzenleme çerçevesinde geçersiz olması, davalı borçlu ile C. vekilinin harici satışlara ilişkin beyanlarına ve bu yönde dinlenen tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğine göre) yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. Dosya kapsamından dava konusu tasarrufların İİK 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu bu nedenle davanın kabulü ile takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak dava konusu tasarrufların iptaline karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddi isabetli görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA 02.04.2013 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
|