Mesajı Okuyun
Old 15-03-2017, 21:37   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

10.Ceza Dairesi
Esas: 2006/5542
Karar: 2006/8498
Karar Tarihi: 22.06.2006

Teşekkül halinde uyuşturucu madde ithal etmek suçundan sanıklar Z. Ş. , İ. A., İ. B., İ. Ö. hakkında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 13.12.2005 tarih ve 2003/223 esas, 2005/431 karar sayısı ile 5237 sayılı TCK hükümleri uyarınca suç işlemek için teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan mahkûmiyet kararı verildiği; hükmün sanıklar İ. B., İ. A. , İ. Ö. müdafii tarafından süresi içinde temyiz edildiği;hükmün İ. A.,İ. B. yönünden re'sen de temyize tabi olduğu,sanıklar İ. B. ve İ. A. müdafii tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasının istendiği; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca onama ve İsa Özyurtlı müdafiinin temyiz isteğinden vaz geçtiğinden inceleme dışında bırakılması isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 11.04.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı; yapılan tebligata rağmen duruşmaya gelen olmadığından tüm sanıklar yönünden duruşmasız olarak incelendi, gereği görüşüldü:

1-Sanık İ. Ö. hakkındaki hükmü temyiz eden müdaafiinin 24.01.2006 havale tarihli dilekçesi ile temyiz isteminden vazgeçtiği anlaşılmakla, bu sanık hakkındaki hükmün incelenmesine yer olmadığına,

2-Sanıklar Z. Ş., İ. B., İ. A. hakkında kurulan hükümlere ilişkin inceleme de;

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde tartışılan delillere ve dosya içeriğine uygun gerekçeye göre sanıkların yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1-Dosya kapsamına göre;sanıkların eyleminin teşekkül oluşturarak uyuşturucu madde ticareti yapmak suçunu oluşturduğu sabit isede suç tarihinden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nin 220. maddesinde düzenlenen "Suç işlemek için örgüt kurmak" suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gereklidir. Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması da aranmalıdır. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Soyut olarak sanık sayısının üç kişi veya daha fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir.

Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen kişi, işlediği suçtan hem de örgüte üye olmak suçundan ayrı ayrı cezalandırılır.

Somut olaya bakıldığında; sanıkların örgüt oluşturmak için sayısal yeterlikte olduğu anlaşılmakta ise de, aralarında hiyerarşik ilişki ve suç işleme iradelerinde devamlılık saptanmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan durum karşısında olayda 5237 sayılı TCK'nin 188/5. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, re'sen de yapılan inceleme sonucu hükmün isteme aykırı BOZULMASINA, bozma sebebine göre hakkındaki hüküm temyizden vazgeçme sebebiyle inceleme dışı bırakılan İ. Ö.'ya da 5320 sayılı kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CUMK'nın 325.maddesi gereğince sirayetine, 22.06.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

10.Ceza Dairesi
Esas: 2007/110
Karar: 2007/3049
Karar Tarihi: 14.03.2007

Dava: Teşekkül halinde uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan sanık S. hakkında Adana 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce yapılan yargılama sonunda 17.09.2002 tarih ve 2000/249 Esas, 20021159 Karar sayı ile 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca mahkumiyet kararı verildiği; hükmün sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin 08.05.2003 tarih 2003/1098 Esas, 2003/10658 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, 5237 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra talep üzerine duruşmalı olarak yapılan uyarlama yargılaması sonucu Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 05.10.2006 tarih ve 2000/249 esas, 2002/159 ek karar sayı ile 765 sayılı TCK hükümleri lehe bulunduğundan uyarlama talebinin reddine, ağır hapis ve ağır para cezasının 5252 Sayılı Kanun gereğince hapis ve adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği; kararın hükümlü müdafii tarafından süresi içinde temyiz edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca bozma isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 17.01.2007 tarihinde dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Karar: 1- 5237 sayılı TCK.'nın 220. maddesinde düzenlenen <Suç işlemek için örgüt kurmak> suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gereklidir. Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması da aranmalıdır. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Soyut olarak sanık sayısının üç kişiden fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir.

Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen kişi, hem işlediği suçtan hem de örgüte üye olmak suçundan ayrı ayrı cezalandırılır. .

Yukarıdaki ilkeler ışığında daha önce haklarında hüküm kurulan ve kesinleşen diğer sanıklar A., E. ve A.K.'nin yargılamasına ait Adana 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin 1997/499 Esas, 2000/295 Karar sayılı dava dosyasının aslı ya da onaylı örneği getirtilerek tüm delillerin birlikte değerlendirilmesinden sonra, suçun teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenip işlenmediğinin ve buna bağlı olarak lehe kanunun belirlenmesi gerekirken sanık S.'ye ait dosya ile yetinilerek eksik inceleme ile karar verilmesi,

2- Mahkemece lehe yasanın saptanması sırasında sanıkların eylemlerine 765 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunlarının ilgili maddeleri arasında kıyaslama yapılarak 5237 Sayılı Kanunun uygulanması halinde, 5237 Sayılı Kanunun 188/3, 4, 5 ve 220. maddeleri ile ayrı ayrı uygulama sonucu daha fazla cezaya ulaşılacağı gerekçe yapılarak, 5237 Sayılı Kanunun uygulanmasının aleyhe olduğu sonucuna varılmışsa da, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 9/3. maddesinin <Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir> hükmüne aykırı olarak, kararın gerekçesinde 765 sayılı TCK' nın ve 5237 sayılı TCK.'nın ilgili maddelerine göre yapılan uygulama sonuçları karşılaştırılıp cezaları somutlaştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,

Sonuç: Yasaya aykırı, hükümlü müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 05.10.2006 tarihli ek kararın istem gibi BOZULMASINA, 14.03.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Saygılar,