|
T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/5385
Karar: 2013/3137
Karar Tarihi: 11.03.2013
TASARRUFUN İPTALİ DAVASI - BORÇLUYA ÖDEME EMRİ TEBLİĞ EDİLEMEDİĞİ VE TAKİBİN O HALİ İLE KALDIĞI - BORÇLUNUN ADRESİ BELİRLENDİĞİ - ACİZ BELGESİNİN SUNULMASI İÇİN DAVACI TARAFA USULÜNE UYGUN MEHİL VERİLMESİ GEREKTİĞİ
ÖZET: Somut olayda takipte, borçluya ödeme emri tebliğ edilememiş ve takip o hali ile kalmıştır. Davanın görülmesi sırasında borçlunun adresi belirlenerek tebligat yapılmış ve yargılamaya devam edilmiştir. Bu durumda borçlunun adresi belirlenmiş olmakla takibin kesinleştirilmesi sonrasında aciz belgesinin sunulması için davacı tarafa usulüne uygun mehil verilerek sonucuna göre bir karar tesisi yerine yazılı gerekçelerle davanın reddi isabetli değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
(2004 S. K. m. 78, 143, 277, 282, 283)
Dava: Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Karar: Davacı Y. vekili, davalı borçlu O. aleyhine icra takibi yaptıklarını, borçlunun dava konusu taşınmazını davalı M.’ya satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı M. vekili davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı borçlu O. usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, icra takibinin kesinleşmediği ve aciz belgesinin sunulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da <iyiniyet kurallarına aykırılık> nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
İcra ve İflas Kanununun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
Somut olayda davalı borçludan taşınmazı satın alan ve davalı M.’ya devreden E. K. davada yer almamıştır. Borçlu ile bu kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu gözetilerek davaya dahil edilmeden başka bir ifade ile taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam ile hüküm tesisi doğru değildir.
Ayrıca tasarrufun iptali davasının açılması şartlarından birisi de takip tarihinde kesinleşmiş bir alacağın bulunmasıdır. İcra takibi ancak ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşir. Borçlular, icra takibine itiraz etmişse takip kesinleşmez. Şayet borçlunun itirazı üzerine, alacaklı itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası açmışsa ortada kesinleşmiş bir icra takibi bulunmayacağından, borçlu hakkında haciz uygulaması da istenemez (İİK. madde 78 vd.) ve dolayısıyla geçici aciz vesikası yerine geçecek, alacaklıya tasarrufun iptali davası açma hakkı veren tutanak düzenlenemez (İİK. madde 105) veya kesin aciz vesikası verilemez (İİK. madde 143).
Davanın dayanağı takipte, borçluya ödeme emri tebliğ edilememiş ve takip o hali ile kalmıştır. Davanın görülmesi sırasında borçlunun adresi belirlenerek tebligat yapılmış ve yargılamaya devam edilmiştir. Bu durumda borçlunun adresi belirlenmiş olmakla takibin kesinleştirilmesi sonrasında aciz belgesinin sunulması için davacı tarafa usulüne uygun mehil verilerek sonucuna göre bir karar tesisi yerine yazılı gerekçelerle davanın reddi isabetli değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 11.03.2013 gününde karar düzeltme yolu açık olarak oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
|