Mesajı Okuyun
Old 28-02-2017, 22:55   #10
av__emrah

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukat23
Eğer Kamulaştırma Tebligatı yoksa ve usulüne uygun değilse Usülüne uygun bir kamulaştırma olmadığından Kamulaştırmasız el atma hükümlerine göre dava açılır.Ancak diğer kamulaştırmasız el atma davalarından farklı ı olarak 30 gün içinde dava açılması gerekmektedir. Bu konuda mahkemlerden aldığım kararlar var. Avukat N.S.


Sayın Meslektaşım,yazınızda paylaştığınız hususlarda, Yargıtay sizin gibi düşünmemektedir. Elinizdeki kararları bizimle de paylaşır mısınız?





T.C YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2016 / 7329
Karar: 2016 / 9268
Karar Tarihi: 09.05.2016

ÖZET: Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı ... yönünden; murisi .......'e kamulaştırma evrakları usulüne uygun tebliğ edilmiş ve otuz günlük hakdüşürücü süre geçmiş olduğundan davanın bu davacı yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; ............ mirasçılarından ..........dışında kalan diğer davacı mirasçılara kamulaştırma evrakları usulüne uygun tebliğ edilmediğinden geçerli ve kesinleşmiş bir kamulaştırmadan söz edilemeyeceğinden, davanın kamulaştırmasız el atma davası olarak kabulü ile işin esasına girilerek, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir.(2942 S. K. m. 25)

Dava: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın süreden reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

Yapılan incelemede; dava konusu taşınmazların geldisi olan 101.600,00m² yüzölçümlü 673 parsel sayılı taşınmazın 24.586,00m²'lik bölümünün mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce kamulaştırıldığı, tapu maliki muris ......in ölü olması nedeniyle Beşiktaş 6. Noterliği kanalıyla tebliğe çıkartılan kamulaştırma evraklarının 03.01.1989 tarihinde ......... yönünden birlikte Sakin oğlu ...diğer mirasçı davacılara ise birlikte sakin yeğenleri ...'ya tebliğ edildiği, yapılan araştırmada ...'nın tebliğ tarihinde annesi N. G. ile birlikte oturduğu ancak, diğer davacılarla birlikte oturduğuna dair bir kayıt olmadığı anlaşılmıştır.

Kamulaştırma Kanununun 25. maddesi uyarınca hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi açısından usulüne uygun olarak yapılan tebligatla başlar.

Bu itibarla;

Davacı ... yönünden; murisi .......'e kamulaştırma evrakları usulüne uygun tebliğ edilmiş ve 30 günlük hakdüşürücü süre geçmiş olduğundan davanın bu davacı yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;

............ mirasçılarından ..........dışında kalan diğer davacı mirasçılara kamulaştırma evrakları usulüne uygun tebliğ edilmediğinden geçerli ve kesinleşmiş bir kamulaştırmadan söz edilemeyeceğinden, davanın kamulaştırmasız el atma davası olarak kabulü ile işin esasına girilerek, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi,

Doğru görülmemiştir.

Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 09.05.2016 gününde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)

-------------------------------------------

T.C YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2011 / 4375
Karar: 2011 / 14734
Karar Tarihi: 26.09.2011

ÖZET: Taşınmaz maliki bedel artırım davası açabileceği gibi kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası da açabilir. Dosya kapsamına göre davanın kamulaştırmasız el koymadan kaynaklanan tazminat davası olarak nitelendirilmesi doğrudur. Mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza, emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilip davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.(2942 S. K. m. 13, 25)

Dava: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 25. maddesinde <Hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından, kamulaştırma işlemi mal sahibi için 13. madde uyarınca yapılan tebligatla başlar> hükmü yer almaktadır.

Davacılara, kamulaştırma işlemi usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş, dava konusu taşınmaza da davalı idarece fiilen el konulmuştur.


Bu durumda, taşınmaz maliki bedel artırım davası açabileceği gibi kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası da açabilir. Dosya kapsamına göre davanın kamulaştırmasız el koymadan kaynaklanan tazminat davası olarak nitelendirilmesi doğrudur.

Mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza, emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilip davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Sonuç: Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına, idare harçtan bağışık olduğundan harç alınmamasına, 26.09.2011 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

-----------------------------------------

T.C YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2009 / 16301
Karar: 2010 / 1709
Karar Tarihi: 09.02.2010

ÖZET: Davacının haricen kamulaştırmadan haberdar olması otuz günlük hak düşürücü sürenin başlaması için yeterli değildir. Her ne kadar davacıya kamulaştırma işlemleri ilanen tebliğ edilmişse de, yerlerin her birinden usulüne uygun olarak adres araştırması yapılmadığından ilanen tebligat geçersiz olup otuz günlük hak düşürücü süre başlamamıştır. Bu itibarla kamulaştırmasız el atma davasında işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir.(2942 S. K. m. 7, 13, 14, 25) (1086 S. K. 428)

Dava: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasının reddine dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş, davacı vekilince de temyiz dilekçesinde duruşma isteminde bulunulmuş olmakla duruşma için belirlenen 02.02.2010 günü temyiz eden davalı idare vekili Av. Ö. Ö.'ün yüzüne karşı usulüne göre çağrı kağıdı gönderilmesine rağmen gelmediğinden temyiz eden davacı vekili Av. R. Y.'ın yokluğunda duruşmaya başlanarak temyiz isteminin süresinde olduğu görülüp davalı idare vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, 30 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.

Davacı vekilinin temyizine gelince;

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 25. maddesinde <Hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi için 13. madde uyarınca yapılan tebligatla başlar> hükmü yer almaktadır.

Bu nedenle davacının haricen kamulaştırmadan haberdar olması 14. madde de belirtilen 30 günlük hak düşürücü sürenin başlaması için yeterli değildir. Her ne kadar davacıya kamulaştırma işlemleri ilanen tebliğ edilmişse de, Kamulaştırma Kanununun 7. maddesinde sayılan yerlerin her birinden usulüne uygun olarak adres araştırması yapılmadığından ilanen tebligat geçersiz olup 30 günlük hak düşürücü süre başlamamıştır.

Bu itibarla kamulaştırmasız el atma davasında işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmesi.


Doğru görülmemiştir

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacıdan peşin alınan temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine ve temyiz harcının istenildiğinde iadesine, davalı idareden peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 09.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

----------------------------------------------

T.C YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2006 / 5-327
Karar: 2006 / 316
Karar Tarihi: 24.05.2006

ÖZET: 30 günlük hak düşürücü süre geçirildikten sonra açılan davanın reddi gerekir. Ayrıca davacıların adreste bulunmama nedenleri tevsik edilmeyen tebligatlar geçersizdir. Bu itibarla, adı geçen davacıların payı yönünden henüz başlamış bir kamulaştırma işlemi bulunmadığından, davalı idarece taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığının kabulü ile, işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.(7201 S. K. m. 21) (2942 S. K. m. 9, 13, 14, 17, 25) (2981 S. K. m. 9) (YİBK. 16.05.1956 T. 1956/1 E. 1956/6 K.) (HGK 28.12.2005 T. 2005/5-754 E. 2005/783 K.)

Dava: Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine kısmen direnme yoluyla; İzmir Asliye 1. Hukuk Mahkemesinden verilen 03.05.2005 gün ve 2005/273-1989 E.K. sayılı kararın bozulmasını ve yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için 5.Hukuk Dairesine gönderilmesini kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 28.12.2005 gün, 2005/5-754 Esas, 2005/783 Karar sayılı ilamın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi taraf vekillerince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla;

Hukuk Genel Kurulu'nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Davacılar vekili; müvekkillerinin hisseli malik oldukları 42081 ada 1 parsel sayılı taşınmaza davalı idarece kamulaştırmasız el atılıp, mülkiyet ve kullanım haklarının engellendiğini; 2981/3290 sayılı Kanunun 9/c maddesi uyarınca Belediye Encümenince alınan kamu yararı kararı Valilikçe onaylanmayıp, bedelin hak sahipleri adına bloke edilmemiş olması nedeniyle, yöntemine uygun bir kamulaştırma işlemden söz edilemeyeceğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000.000.000 TL kamulaştırmasız el koyma karşılığının, dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı idare vekili; dava konusu taşınmazın 2981/3290/3366 sayılı Kanunun 9/c maddesi uyarınca Belediye Encümeni'nin 3.10.1991 tarihli kararıyla kamulaştırılmış olup, kamulaştırma bedelinin hak sahipleri adına bankaya bloke edildiğini; ayrıca 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 17. maddesi uyarınca taşınmazın idare adına tesciline dair verilen kararın kesinleştiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemenin, <dava konusu taşınmazın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca davalı idare adına tesciline dair verilen kararın kesinleşmiş olması nedeniyle, davacıların kamulaştırmasız el koyma nedenine dayanarak taşınmaz bedelinin tahsilini dava edemeyecekleri> gerekçesiyle <davanın reddine> dair verdiği karar, Özel Daire'ce <1- Kamulaştırmasız el atma davasının görülebilmesi için; davacıların tapu malikleri ile hukuki irtibatlarının tesbit edilmesi gerekir. Bu nedenle, öncelikle davacılar vekiline davacıların, tapu malikleri ile hukuki irtibatlarını gösterir belgelerini ibraz etmesi hususunda mehil verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması,

<2- Dosya içinde mevcut İzmir 11.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/399 Esas, 1998/592 Karar sayılı tescil davasındaki davacıların ve ayrıca dava konusu taşınmaz maliklerinin adreslerinin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 7. maddesinde belirtilen kuruluşlardan sorulup, alınacak cevaplar da denetlenmeden gazete ile yapılan ilanın geçerli olduğunun ve kamulaştırma işlemi ile tescil kararının kesinleştiğinin kabulü, doğru görülmemiştir.> Gerekçesiyle bozulmuş; Yerel Mahkemece, <kamulaştırma işlemi ile tescil kararının usulüne uygun kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması gereğine> işaret eden bozma nedenine direnilmiştir.

Bilindiği üzere kamulaştırma işlemi, mal sahibi için 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 13 üncü maddesi uyarınca yapılan tebligatla başlar.

Konunun yasal dayanağını oluşturan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 25 inci maddesinde, <Hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi için 13 üncü madde uyarınca yapılan tebligatla, idare için tebligat çıkarmakla başlar.> Hükmü öngörülmüş; anılan maddede, kamulaştırma işleminin idari yargı yönünden kesinleşmesiyle mülkiyetin idareye geçeceği kuralı benimsenmiştir.

O halde, mal sahibine tebligat yapılmış ve yasal sürede idari yargıda dava açılmamış ise süre bitiminde, dava açılmış ise kararın kesinleştiği tarihte taşınmazın mülkiyetinin idareye geçeceği kuşkusuzdur.

Bu noktada; mal sahibi yönünden, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda, takdir olunan bedele karşı adli yargıda dava açma süresi 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 14/1. maddesinde düzenlenmiş olup; anılan madde uyarınca, taşınmazın malik, zilyet ve diğer ilgilileri, kamulaştırma belgelerinin usulüne uygun tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde adli ve idari yargıda dava açabileceklerdir.

Önemle vurgulanmalıdır ki, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 14/1. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre kamu düzeni ile ilgili olduğundan, Mahkeme kamulaştırma işleminin tebliğ tarihini re'sen araştırmak ve incelemekle yükümlüdür.

Öte yandan, kamulaştırma kararı alınmış ve bedel bankaya bloke edilmiş olsa dahi; idarece tebligat yapılmadan, mal sahibinden taşınmaz malın teslimi istenemeyeceği gibi, mal sahibi yönünden de tamamlanmış bir kamulaştırma işleminden söz edilemeyeceği açıktır.

Bu durumda idarece taşınmaza el konulmuş ise, Kamulaştırma Kanununa uygun hareket edilmediğinden, kamulaştırmasız el koyma olgusunun kabulü gerekir.

Dolayısıyla mal sahibi, 16.5.1956 gün ve 1/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, idare aleyhine el atmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, değer karşılığının verilmesini de isteyebilecektir.


Şu açıklamalardan anlaşıldığı üzere; idarece kamulaştırma kararı alınmış ve bedel bankaya bloke edilmiş olmasına karşın, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 13 ncü maddesi uyarınca mal sahibine yapılmış tebligat bulunmadığı halde, davanın kamulaştırmasız el atma davası olarak kabulü; aksi takdirde kamulaştırma hukuku çerçevesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği duraksamadan uzaktır.

Somut olayda davacıların miras bırakanlarının, 42081 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kayden paydaş oldukları, dava konusu taşınmazın davalı idarece 2981/3290/3366 sayılı Kanunun 9/c maddesi uyarınca kamulaştırıldığı ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilen bedelin bankaya bloke edildiği anlaşılmaktadır.

Kamulaştırma belgeleri, davacılardan Şeniz Tosun'a 13.08.1994 tarihinde; Azra Çetinün, H.Fatma Akay, R.Kadri Güner Çetinün, A.Güner Aslanel, H.Baba Usta, Oğuz Durgut ve Deniz Şenarısoy'a 17.08.1994 tarihinde; F.Hidayet Savat'a 18.08.1994 tarihinde; Mert Durgut, Selin Durgut ve Gülin Durgut'a 28.03.1997 tarihinde usulüne uygun tebliğ edilmiş olup, az yukarıda açıklandığı üzere tebliğ tarihine göre dava, 30 günlük hak düşürücü süre geçirildikten sonra 18.04.2003 tarihinde açıldığından, adı geçen davacıların payı yönünden Mahkemece davanın reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğrudur. Bu nedenle, yukarıda anılan davacılar yönünden davanın reddine dair verilen direnme kararı onanmalıdır.

Ne var ki kamulaştırma işlemi; davacılardan Güven Danişment, Barbaros Kop, M.Necmettin Sertçelikoğlu, M. Kemal Sertçelikoğlu, U.Osman Ertosluk, M.Lütfi Ertosluk, S.Müjgan Kostak, Çiğdem Cinalioğlu, Neriman Talay, Atike Özpamukçu, Fitnat Ertosluk, R.Özcan Ertosluk ve H.Türkan Mumcular'a tebliğ edilmemiş olup; diğer davacı Neval Durgut'a 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesi uyarınca yapılan tebligatın, davacının adreste bulunmama nedeni tevsik edilmediğinden geçersiz olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla, adı geçen davacıların payı yönünden henüz başlamış bir kamulaştırma işlemi bulunmadığından, davalı idarece taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığının kabulü ile, işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yukarıda anılan paydaşların payı yönünden davanın reddine ilişkin olarak verilen direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Taraf vekillerinin karar düzeltme isteminin kabulü ile, Hukuk Genel Kurulu'nun 28.12.2005 gün ve 2005/5-754-783 sayılı kararının kaldırılmasına; Yerel Mahkeme direnme hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle;

1) Davacılar Şeniz Tosun, Azra Çetinün, H.Fatma Akay, R.Kadri Güner Çetinün, A.Güner Aslanel, H.Baba Usta, Oğuz Durgut, Deniz Şenarısoy, F.Hidayet Savat, Mert Durgut, Selin Durgut ve Gülin Durgut yönünden ONANMASINA,

2) Davacılar Güven Danişment, Barbaros Kop, M.Necmettin Sertçelikoğlu, M.Kemal Sertçelikoğlu, U.Osman Ertosluk, M.Lütfi Ertosluk, S.Müjgan Kostak, Çiğdem Cinalioğlu, Neriman Talay, Atike Özpamukçu, Fitnat Ertosluk, R.Özcan Ertosluk, H.Türkan Mumcular ve Neval Durgut yönünden BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan karar düzeltme harcının karar düzeltme isteyene iadesine, 24.05.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Kamulaştırmasız el atma davasının görülebilmesi için dava açan kişilerin dava konusu taşınmazın tapu maliki olması gerekir. Dava konusu parselle ilgili olarak, İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesince 1997/399 Esas 1998/592 Karar sayılı, 16.7.1998 tarihli kararı ile 2942 sayılı Yasanın 17. maddesi gereğince tescil kararı verilmiş, idare lehine verilen bu karar kesinleşmiştir. Tescil kararı ile taşınmazın mülkiyeti belediyeye geçmiştir. Belediyenin tescil kararını tapuda infaz ettirmemesi, idarenin tasarruf yapmasını engeller. Tescil kararı başkaca kanun yolları ile ortadan kalkmadığı sürece tapuda malik görünenler kamulaştırmasız el atma davası açamazlar.

Davacı yargılama sırasında ısrarla davasının kamulaştırılmasız el atmaya dayandığını bildirmiş, davasını kamulaştırma bedelinin artırılması şeklinde ıslah da etmemiştir. Bu nedenle davanın kamulaştırma bedelinin artırılması olarak yürütülüp sonuçlandırması da HUMK. 74. maddesindeki istekle bağlılık ilkesine aykırıdır

Açıklanan sebeplerle mahalli mahkeme kararının onanması görüşünde olduğumuzdan çoğunluğun kararına bu yönlerden katılamıyoruz. (¤¤)