Mesajı Okuyun
Old 10-02-2017, 09:49   #2
emi_shn

 
Varsayılan

Hakim isim değiştirilmesi için de soyadı değiştirilmesi için de haklı sebeplerin varlığını arıyor. Haklı sebeplerin neler olduğu konusunda da elbette tahdidi bir sınırlamanın mümkün olmadığı bir durum söz konusu ve hakimin takdir hakkına göre belirlenecektir.
isim değiştirme davalarında süreç biraz daha kolay işliyor ancak soyadında belli başlı kıstaslara dikkat edecektir hakim.Örneğin mevcut soyadıyla dalga geçilmesi,yazım hatası olması,aileden birinin yüz kızartıcı bir suç işlemesi gibi.
Fakat sizin durumunuzda isim ve soyadının değiştirilmesi sadece sahne adının bu olmasına dayanarak açılabilir mi bu haklı sebep sayılabilir mi hakim sizin göstereceğiniz delillere göre takdir edecektir.Kişinin sosyal statüsü,iş çevresi vs.bunlar etkili olacaktır.
Yargıtay kararlarında da genelde yukarıda bahsettiğim sebeplerle ilgili kararlar var genelde yine de aşağıya bir karar ekliyorum.Burda isim gibi soyadının da değiştirilmesinde kişinin bilinip tanındığı ve kullandığı isim ve soyadını değiştirmek istemesinin haklı sebep olduğu belirtiliyor.
T.C. YARGITAY

18.Hukuk Dairesi
Esas: 2011/3049
Karar: 2011/5810
Karar Tarihi: 28.04.2011


İSMİN DEĞİŞTİRİLMESİ TALEBİ - DAVACININ ÇEVRESİNDE BAŞKA BİR İSİMLE BİLİNDİĞİ - DAVACININ TANIKLARININ DİNLENDİKTEN SONRA KARAR VERİLMESİ GEREĞİ - KİŞİNİN DİLEDİĞİ İSMİ KULLANMASININ ANAYASAL BİR HAK OLDUĞUNDAN KARAR VERİLMESİNİN İSABETSİZ OLUŞU

ÖZET: Somut olayda davacı çevresinde A…. adı ile bilinip tanındığını ileri sürüp, bu sebeple kayıtlarda M….. yazılı adının M…. A…. olarak düzeltilmesini istediğine göre, mahkemece tüm kanıtlar toplanıp, bu bağlamda davacının göstereceği tanıklar da dinlendikten sonra oluşacak sonuç doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken, hiç bir araştırma yapılmadan davacının göstereceği tanığın davacının talebine aykırı beyanda bulunmasının hayatın olağan akışına ters olup tanık dinlenmesinin davayı uzatmaktan başka bir yarar sağlamayacağı belirtilerek tanık dinlenmeden kişinin dilediği ismi kullanmasının Anayasal bir hak olup kayden engeli de bulunmadığı gerekçesiyle davacının adının değiştirilmesine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

(4721 S. K. m. 27)

Dava: Davacı dava dilekçesinde, <M.> olan adının <M. A.> olarak değiştirilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı dava dilekçesinde, <M.> olan adının çevresinde A. olarak bilindiğini bu sebeple isminin <M. A.> olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 27. maddesi hükmüne göre kişi, haklı nedenlere dayanarak adının değiştirilmesini hakimden isteyebilir. Yargıtay uygulamalarında kişinin bilinip tanındığı ve kullandığı ad ve soyadını değiştirmesi haklı sebep sayılmaktadır. Somut olayda davacı çevresinde A. adı ile bilinip tanındığını ileri sürüp, bu sebeple kayıtlarda M. yazılı adının M. A. olarak düzeltilmesini istediğine göre, mahkemece tüm kanıtlar toplanıp, bu bağlamda davacının göstereceği tanıklar da dinlendikten sonra oluşacak sonuç doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken, hiç bir araştırma yapılmadan davacının göstereceği tanığın davacının talebine aykırı beyanda bulunmasının hayatın olağan akışına ters olup tanık dinlenmesinin davayı uzatmaktan başka bir yarar sağlamayacağı belirtilerek tanık dinlenmeden kişinin dilediği ismi kullanmasının Anayasal bir hak olup kayden engeli de bulunmadığı gerekçesiyle davacının adının değiştirilmesine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 28.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)