Mesajı Okuyun
Old 22-03-2007, 13:02   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Aşağıdaki karar yardımcı olacaktır. Ancak davayı açmadan önce sakın ha asıl borcu tahsil edeyim demeyin..
Alıntı:
T.C. YARGITAY
21.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/515
Karar: 2003/876
Karar Tarihi: 06.02.2003

ÖZET : Dava, manevi tazminat alacağının asıl davada istenmeyen gecikme faizinin tahsili istemine ilişkindir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı belirgin olarak B. K.'nun 113/2. maddesidir. Anılan madde hükmüne göre, asıl alacak ifa veya başka bir nedenle sona ermişse, işlemiş olan faizler de bunları isteme hakkı saklı tutulmuş veya durumdan çıkarılmış olmadıkça sona erer. Bu durumda, tazminata ilişkin ana paranın hüküm altına alınmasından sonra ve fakat bu paranın ödenmesinden önce faiz hakkında açılan davanın görülüp, karara bağlanması gerekir. Somut olayda, davacı vekili tarafından asıl alacağın icra dairesinden tahsil edildiği 5.7.2002 tarihinde faize ilişkin dava açılmıştır. Ancak, Mahkemece; davacıların asıl alacağı tahsil ederken faize ilişkin haklarını saklı tutmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, asıl alacağın tahsil edildiği gün, faiz alacağı için de ayrı dava açılması, işlemiş bulunan faizleri isteme hakkının saklı tutulduğunu göstermektedir. Öte yandan, faiz alacağı davasının, asıl alacağın tahsilinden sonra açıldığına dair dosya içerisinde somut ve inandırıcı bir delil de bulunmamaktadır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.



(818 S. K. m. 113)
Dava: Davacılar, manevi tazminat alacağına ilişkin asıl davada istenilmeyen gecikme faizinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Zehra Ayan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
Karar: Dava, manevi tazminat alacağının asıl davada istenmeyen gecikme faizinin tahsili istemine ilişkindir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı belirgin olarak B. K.'nun 113/2. maddesidir. Anılan madde hükmüne göre, asıl alacak ifa veya başka bir nedenle sona ermişse, işlemiş olan faizler de bunları isteme hakkı saklı tutulmuş veya durumdan çıkarılmış olmadıkça sona erer. Bu durumda, tazminata ilişkin ana paranın hüküm altına alınmasından sonra ve fakat bu paranın ödenmesinden önce faiz hakkında açılan davanın görülüp, karara bağlanması gerekir. Somut olayda, davacı vekili tarafından asıl alacağın icra dairesinden tahsil edildiği 5.7.2002 tarihinde faize ilişkin dava açılmıştır. Ancak, Mahkemece; davacıların asıl alacağı tahsil ederken faize ilişkin haklarını saklı tutmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, asıl alacağın tahsil edildiği gün, faiz alacağı için de ayrı dava açılması, işlemiş bulunan faizleri isteme hakkının saklı tutulduğunu göstermektedir. Öte yandan, faiz alacağı davasının, asıl alacağın tahsilinden sonra açıldığına dair dosya içerisinde somut ve inandırıcı bir delil de bulunmamaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 6.2.2003 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************