Mesajı Okuyun
Old 20-09-2016, 07:42   #6
antipersonel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan lawyer0202
Dava açmadan önce ilgili idareye başvuru zorunludur. İdareye başvurulmadan dava açıldığı takdirde, mahkeme tarafından idari merci tecavüzü sebebiyle red kararı verilecektir.
Netice-i talep kısmında ise ".....parsel nolu taşınmaza hukuki el atma karşılığı olan ..... TL'nin belirsiz alacak davası olmak üzere ilgili idareden tahsiline karar verilmesi talep olunur." olmalıdır.

Sayın lawyer0202;

T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/26400
K. 2013/4119
T. 11.3.2013
• KAMULAŞTIRMASIZ ELATMA ( Taşınmaz Bedelinin Tahsili - 5999 S. Kanunla Getirilen Geçici 6. Md.nin 1. Fıkrasındaki Uzlaşma İçin İdareye Başvurma Dava Şartı Olmadığı Gibi Taşınmaz Maliki Dava Açmakla Uzlaşmak İstemediği Yönündeki İradesini Ortaya Koyduğu/Esasa Girileceği )
• UZLAŞMA ( İdareye Başvurma Dava Şartı Olmadığı Gibi Taşınmaz Maliki Dava Açmakla Uzlaşmak İstemediği Yönündeki İradesini Ortaya Koyduğundan İşin Esasına Girileceği - Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaz Bedelinin Tahsili İstemi )
• İDAREYE BAŞVURU HAKKI ( Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaz Bedelinin Tahsili İstemi - Kanunda Uzlaşmanın Önerilmesinin Amacı Kişinin Mahkemeye Müracaat Hakkını Ortadan Kaldırmak Değil Malikin İdareye Başvurması Halinde Uzlaşma Yolunun Denenmesi Olduğu/Dava Şartı Olmadığı )
2942/m.Geç.6
ÖZET : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Kanunda, uzlaşmanın önerilmesinin amacı kişinin mahkemeye müracaat hakkını ortadan kaldırmak değil, malikin idareye başvurması halinde, uzlaşma yolunun denenmesidir. idare uzlaşma talebinde bulunan malik ile uzlaşma görüşmelerine başlamakla yükümlüdür. Malikin idareye başvurmadan doğrudan doğruya dava açması, hukukun temel prensiplerinden biri olan hak arama özgürlüğüne ilişkindir. Diğer bir deyişle 5999 Sayılı Kanunla getirilen Geçici 6. maddenin 1. fıkrasındaki uzlaşma için idareye başvurma; dava şartı olmadığı gibi, taşınmaz maliki dava açmakla uzlaşmak istemediği yönündeki iradesini ortaya koymuştur. Bu itibarla usul ekonomisi de göz önünde tutulduğunda, işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacılar vekili yönünden verilen dilekçeyle istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
5999 Sayılı Kanunla eklenen Geçici 6. maddesinin 1. fıkrasında “taşınmazlara malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle malik tarafından ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde, öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi esastır.” hükmü getirilmiştir.
Ancak;
Yargıtay içtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.5.1956 gün ve 1956/1-6 Sayılı kararı uyarınca idarece taşınmazına kamulaştırmasız el atılması halinde malik, müdahalenin önlenmesi talebinde bulunabileceği gibi bu fiili duruma razı olması halinde, el konulan yerin bedelini talep edebilir.
Bu hüküm uyarınca taşınmazına el konulan malik, her zaman mahkemeye müracaat ederek tazminat davası açabilir. 5999 Sayılı Kanunla getirilen uzlaşmaya gidilmesi hali, kişinin dava açma hakkını ortadan kaldırmaz.
Kanunda, uzlaşmanın önerilmesinin amacı kişinin mahkemeye müracaat hakkını ortadan kaldırmak değil, malikin idareye başvurması halinde, uzlaşma yolunun denenmesidir. idare uzlaşma talebinde bulunan malik ile uzlaşma görüşmelerine başlamakla yükümlüdür. Malikin idareye başvurmadan doğrudan doğruya dava açması, hukukun temel prensiplerinden biri olan hak arama özgürlüğüne ilişkindir.
Diğer bir deyişle 5999 Sayılı Kanunla getirilen Geçici 6. maddenin 1. fıkrasındaki uzlaşma için idareye başvurma; dava şartı olmadığı gibi, taşınmaz maliki dava açmakla uzlaşmak istemediği yönündeki iradesini ortaya koymuştur.
Bu itibarla usul ekonomisi de göz önünde tutulduğunda, işin esasına girilerek yapılacak inceleme sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle red-kararı verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan sebeplerle H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.