Mesajı Okuyun
Old 30-08-2016, 03:16   #4
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan .de jure.
Ferda hanım,
Öncelikle yanıtıniz için cok teşekkür ederim. Ancak muvazaa da mal kaçırma kastı ile yapılabiliyor diye biliyorum. Neticede gorunurde satış işlemi olsa da tarafların asıl iradeleri bu yönde değil . Yani irade ve beyan arasında bilinçli bir uyumsuzluk yaratılmış (3. Kişilerden gizleme amacı ile) .Muvazaa sayılmaz mi ? Saikten bahsetmişsiniz ancak tam olarak ne demek istediğinizi anlayamadım. Daha ayrıntılı aciklayabilirseniz çok sevinirim.

Üstad,

Ferda Hanım'a katılıyorum.

Olayınızda, tipik inançlı işlem mevcut.

İnançlı işleme ilişkin İBK'da dahi, devredenin (inanan), alacaklılarından korumak amacı ile devralana (inanılan), ileride geri almak kaydı ile yaptığı devirler açık bir örnek olarak gösterilmiştir.

Zaten inançlı işlem, muvazaanın nitelikli bir çeşididir, içerisinde muvazaayı barındırır. (nam-ı müstear da böyledir; içinde muvazaa barındırır ancak nitelik olarak daha farklıdır) Kaldı ki, hiç kimse kendi muvazaasına dayanamaz, sırf bu nedenle bile muvazaa hukuki nedenine dayanamazsınız.

İleride geri alacağına duyduğu inançla taşınmaz devreden bir kişinin yaptığı devir tartışmasız inançlı işlemdir.

olayınızdaki sözleşme de tipik bir inançlı işlem sözleşmesidir.

Dava, tapu maliki olanların hepsine karşı, Asliye Hukuk Mahkemesinde, inançlı işlem hukuki sebebine dayalı olarak açılmalıdır.

Kolaylıklar dilerim