|
Sayın meslektaşım, eser sözleşmesi tespitinize ben de katılıyorum. Bana göre, hem uygulamayı yapan yükleciniye hem de şirket tüzel kişiliğine dava açmalısınız. Estetik ameliyatlardan kaynaklanan, ayıplı eser davalarının da hem doktora hem hastaneye açılması gibi.
Yüklenici, eserin ayıpsız olarak ortaya çıkması borcu altındadır. Ancak; öncesinde, uygulamanın risklerinin anlatıldığı ve kabul edildiğine dair bir bilgi ve belge sunulmuş mu, bilgilendirme yapılmış mı gibi hususların da incelenmesi gerekmektedir.
Ayrıca, 6502 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanununa göre artık eser sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda da görev yeri tüketici mahkemeleridir. Ancak, buna rağmen Yargıtay' ın aşağıda eklediğim kararına da bir göz atmanızı öneririm.
15. Hukuk Dairesi 2015/5060 E. , 2016/595 K.
Mahkemesi :Bergama 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tük.Mah.Sıf.)
Tarihi :07/05/2015
Numarası :2013/366-2015/247
Davacı :.. ..
Davalı :.. .. .. Tic. Ltd. Şti. Vek. Av. .. ..
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava tüketici mahkemesiyle görülmüş ve sonuçlandırılmıştır.
Davacı vekili davalı yüklenici ile aktedilen sözleşme gereği mutfakda yapılan imalâtlarda ayıplar bulunduğu gibi, kararlaştırılan malzeme de kullanılmadığı iddiasıyla eldeki davayı açmıştır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4822 sayılı Yasayla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/e maddesinde, tüketici “bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamaya göre yasa, hazır bir malı veya hizmeti satın alarak onu günlük yaşamında kullanan veya tüketen kişiyi korumaktadır. Başka bir deyişle, yasada dar kapsamlı mal ve hizmet ilişkileri olağan tüketim işleri kapsama alınmıştır. Aksinin düşünülmesi halinde üst düzey teknolojiyle gerçekleştirilen eser sözleşmesi ilişkilerinin dahi yasa kapsamında kaldığının ve bunlardan kaynaklanan uyuşmazlıkların da –yasanın amacına rağmen- Tüketici Mahkemelerinde bakılması gerekeceğinin kabulü icap eder. Bundan dolayı somut olayda olduğu gibi istisna (eser) sözleşmesinden doğan ilişkilerde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması hukuken olanaklı değildir. Nitekim aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.02.2003 gün ve 2003/15-127 E., 2003/102 K. sayılı kararında da açıklanmış bulunmaktadır. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece her aşamada nazara alınması gerekir. Görev hususunda kazanılmış haktan sözedilemez.
Açıklanan bütün bu nedenlerle davanın ara kararıyla genel mahkeme sıfatıyla incelenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi yerine, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılması doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
Bozma sebebine göre diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 02.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kolay gelsin.
|