|
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/7251
K. 2015/14929
T. 24.12.2015
• TASARRUFUN İPTALİ DAVASI (Belli Kan ve Sıhri Akrabalıklar Arasındaki İvazlı Tasarrufların Bağışlama Hükmünde Olduğu İyiniyet ve Bedel Farkı Gözetilmeden İptale Tabi Olduğu - Kardeşler Arasındaki Bono Tanzim ve İcra Takibi İşlemlerinin Alacaklının Alacağını Engellemeye Yönelik ve Muvazaalı Olduğunun Kabulü Gereği)
• KARDEŞLER ARASINDA MUVAZAALI İŞLEM (Alacaklının Alacağını Engellemeye Yönelik Muvazaalı İşlem - Tasarrufun İptali Davası)
2004/m. 277
ÖZET : İcra dayanağı olan bononun her zaman düzenlenmesinin ve istenilen tarihte icraya konulmasının mümkün olması karşısında kardeş olan davalılar arasındaki bono tazimi ve icra takibi işlemlerinin davacı alacaklının alacağını engellemeye yönelik ve muvazaalı olduğunun kabulü gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı alacaklı vekili, borçlu ... hakkında yürütülen icra takibinde borca yeterli malvarlığı bulunamadığını, borçlunun alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla kardeşi olan diğer davalı ... ile anlaşarak aleyhinde danışıklı icra takibi başlatıldığını, davaya konu taşınmazın o takipte yapılan ihalede alacağa mahsuben davalı ...'ye satıldığını ileri sürerek danışıklı takipteki satışın ve alacaklı ... adına oluşan tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tescilini istemiştir.
Davalı 3.kişi ... vekili müvekkilinin alacağının davalı kardeşi Hüseyin'e sermaya yapması için verilen ödünç paraya dayandığını, alacağın tahsili için yaptığı masrafın neredeyse alacak kadar olduğunu, takibin muvazaalı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı borçlu davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece iptali istenilen takibin tarafların kardeş olmasının takibin mutlak olarak muvazaalı olduğunu, borçlunun alacaklısını zarara uğratma kasdını bildiğini göstermeyeceği, davalı 3.kişinin alacağını tahsil için neredeyse alacağı kadar masraf yaptığı, davalıların muvazaalı davranış içinde olduklarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, İİK'nun 277 vd.maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Yasasının 278/3-1 maddesine göre karı ve koca, usul ve fürüğ, neseben ve sıhrenüçüncü dereceye kadar hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar bağışlama hükmünde olup iyiniyet ve bedel farkı gözetilmeden iptale tabidir. Yine 280/1-2 maddesinde de malvarlığı borçlarına yetmeyen borçlunun alacaklılarına zarar verme kasdıyla yaptığı bütün işlemler, borçlunun içerisinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kasdının, işlemin sair taraflarınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebileceği, borçlunun üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımı ise borçlunun durumunu ve amacını bildiği kabul edilir.Somut olayda borcun doğum tarihinden sonra borçlunun kardeşi olan davalı 3.kişi Hatice tarafından borçlu aleyhine 76.000 TL vadeli bononun tahsili amacıyla 31.01.2007 tarihinde ... 1.İcra Müdürlüğü'nün 2007/417 Sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, borçluya ödeme emri tebliğ edildiği, takibin ödeme emrine itiraz edilmemesi sebebiyle kesinleştiği ve üzerine 1.3.2007 tarihinde haciz konulan, bilirkişi tarafından 128.000 TL kıymet takdir edilen borçluya ait taşınmazın 29.1.2010 tarihli ihalede alacağa mahsuben takip alacaklısına (davalı ...'a) 55.650 TL bedelle ihale edildiği, ihalenin kesinleştiği anlaşılmaktadır.Olayların yukarda anlatılan gelişim biçimi, tarafların kardeş olmaları, bilirkişice 128.000 TL değer biçilen taşınmazın raicinden çok düşük bedelle 55.650 TL'na icradan satın alınması, icra dayanağı olan bononun her zaman düzenlenmesinin ve istenilen tarihte icraya konulmasının mümkün olması karşısında kardeş olan davalılar arasındaki bono tazimi ve icra takibi işlemlerinin davacı alacaklının alacağını engellemeye yönelik ve muvazaalı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın kabulü gerekirken tüm dosya verileri tartışılmadan yazılı gerekçe ile davanın reddi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 24.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|