Mesajı Okuyun
Old 20-05-2016, 08:05   #3
lostheaven35

 
Varsayılan

Birebir benzer bir karar bulamadım ancak belki bu karar yardımcı olabilir, iyi çalışmalar

T.C. Danistay

4.Dairesi
Esas: 2004/601
Karar: 2004/1925
Karar Tarihi: 11.10.2004


SAHTE BELGE DÜZENLEME FİİLİNE İŞTİRAK NEDENİ İLE KESİLEN VERGİ ZİYAI CEZASININ İPTALİ İSTEMİ - FİRMANIN BELGELERİNİN SAHTE OLARAK DÜZENLENDİĞİ VE DAVACININ FİİLE KATILDIĞINA YÖNELİK AÇIK BİR TESPİT YAPILAMAMIŞ OLMASI

ÖZET: Davacının imzaladığı tutanaklar bir bütün olarak değerlendirildiğinde yoklama tarihleri itibarıyla akaryakıt istasyonunun kime ait olduğu, kaç işçi çalıştırdığı, muhasebe işlerini kimin yaptığı, hangi firmanın bayisi olduğu gibi fiili durumun tespit edildiği, firmanın belgelerinin sahte olarak düzenlendiği ve davacının da bu fiile katıldığına yönelik açık bir tespit yapılmadığından sadece kanaate dayalı olarak kesilen cezada hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle cezanın kaldırılmasına karar verilmiştir.


(213 S. K. m. 341, 344, 359)

İstemin Özeti: Davacı adına sahte belge düzenleme fiiline iştirak ettiği ileri sürülerek vergi ziyaı cezası kesilmiştir. Eskişehir 1. Vergi Mahkemesi, 24.12.2003 günlü ve E:2003/453, K:2003/908 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında, mükellef veya sorumlu tarafından 341 inci maddede yazılı hallerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesinin vergi ziyaı suçu olduğu, 3 üncü fıkrasında vergi ziyaına 359 ncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu cezanın üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanacağı, 359 uncu maddesinin b fıkrasının 1 inci bendinde de, vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz zorunluluğu bulunan; defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sayfalarını yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen ya da kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananların kaçakçılık suçu işlediklerinin kabul edileceğinin belirtildiği, bu hükümlere göre kaçakçılığa iştirak cezasının kesilebilmesi için esas fail hakkında tarhiyatın kesinleşmiş olması, iştirakçinin de suça doğrudan katıldığının somut biçimde tespit edilmesi gerektiği; dosyanın incelenmesinden, ... İnşaat Nakliyat firmasının 2000 ve 2001 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi tekniği raporuyla mal ve hizmet teslimi olmaksızın sahte belge düzenlendiği ve bunlardan % 2 komisyon geliri elde edildiği ileri sürülerek bulunan matrah farkı üzerinden cezalı vergi salındığı ve bu tarhiyatların dava açılmaksızın kesinleştiği, şirketin eski ortağı davacının da tutanaklarda yeralan idareyi oyalamaya ve yanıltmaya yönelik ifadeleri ile sahte fatura ticaretine yönelik organizasyonun ortaya çıkarılmasını geciktirme fiilini gerçekleştirdiği, dolayısıyla bu işten maddi çıkarının bulunduğu sonucuna varılması nedeniyle mükellef kurum tarafından ziyaa uğratıldığı öne sürülen geçici vergi için davacı adına kaçakçılığa iştirak nedeniyle vergi ziyaı cezasının kesildiğinin anlaşıldığı, ancak davacının imzaladığı tutanaklar bir bütün olarak değerlendirildiğinde yoklama tarihleri itibarıyla akaryakıt istasyonunun kime ait olduğu, kaç işçi çalıştırdığı, muhasebe işlerini kimin yaptığı, hangi firmanın bayisi olduğu gibi fiili durumun tespit edildiği, ... firmasının belgelerinin sahte olarak düzenlendiği ve davacının da bu fiile katıldığına yönelik açık bir tespit yapılmadığından sadece kanaate dayalı olarak kesilen cezada hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle cezanın kaldırılmasına karar vermiştir. Davalı İdare, cezanın yasaya uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Erkan Kunduracı'nın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı A.Kemal Terlemezoğlu'nun Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, isteminin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.

Sonuç: Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 11.10.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı