19-05-2016, 12:26
|
#2
|
|
|
|
|
|
Öncelikle olayı kısaca özetleyeyim:
Müvekkilin müteveffa babası bir şirkete adına düzenlenen sahte kimlikle hissedar edilmiş, bu sahte kimlikle onlarca farklı şirket açılmış, aleyhine bir sürü icra takibi başlatılmış. İlgili limited şirkete ilişikin hisse devri noterde vekil aracılığıyla gerçekleşmiş ve vekil olan kişi adına da sahte kimlik çıkarılmış. Yani devirde kullanılan vekaletnamedeki vekilin de müvekkilin de kimlikleri sahte. Eskişehir C. Başsavcılığı da hem vekil hem de müvekkile ait kimliklerin sahte olduğunu, fakat sahte kimlikleri düzenleyen şahısların tespit edilemediğini belirterek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiş. Muris baba ölmeden önceki son 15 senesinde, 6-7 ilde 20'den fazla ceza mahkemesinde muhtelif (dolandırıcılık, vergi suçları, karşılıksız çek keşide etmek gibi) suçlamadan yargılanmış ve hepsinde kimliğin kendisine ait olmadığı, sahte kimlik nedeniyle şirketlerle ilgili gözüktüğü gerekçesiyle beraat etmiş. Kısacası çok fazla mahkemenin ve savcılığın kimliğin sahte olduğuna dair kararı var.
Şimdi sorun şu, müteveffa babanın hissedarı olduğu bir limited şirketin vergi borcundan dolayı, müvekkilin babasının arsalarına vergi dairesi haciz tesis etmiş. Bunun iptali için dava açacağım fakat elimde bu hususla ilgili bir Danıştay kararı yok, maalesef bulamadım. Elinde bu tarz bir yöntemle (dolandırıcılık, sahte belge vs. ile, kişinin iradesi hilafına) şirket hissedarı edilmesi söz konusu olduğunda, bunun tespitinin vergi sorumluluğuna etkisine dair bir Danıştay kararı olan var mıdır?
|
|
 |
|
 |
|
Bu konuda karar aramanıza gerek yok bence. Olay çok açık. İmzalar sahte ise, muris sorumlu tutulamaz.
|