06-05-2016, 17:53
|
#2
|
|
'Manevi zarar, malvarlığı dışında kalan değerlerin yani kişi varlığı değerlerinin zedelenmesi sonucu doğan rahatsızlık, duyulan elem ve acı (ızdırap) olarak gözükmektedir. Manevi tazminat ise, zarar görenin kişi varlığı değerlerindeki zedelenme sonucu oluşan elem ve acının (rahatsızlığın) genellikle ödenen bir tazminatla değerlendirilmesinden ibarettir.[1] Manevi tazminat manevi zararın bir giderim biçimidir. Herkese karşı korunan kişilik hakkının kapsamına giren değerlerden birinin ihmali halinde doğan mutlak bir haktır. [2]Zarar, zarar görenin iradesi dışında kişilik haklarında bir eksilme oluşur. Tazminat işte bu eksilmeyi telafi amacı güder.[3] O halde tazminatın hareket noktası ‘manevi zarardır’ ve zararın gerçekleşmesi şarttır.[4] “Zarar” kişinin iç huzuru ve manevi bütünlüğünün ihlal edilmesinin ve yaşama zevkindeki azalmanın mecazi ifadesidir. ' Bahsettiğiniz durum manevi tazminat davasının ruhuna tamamen aykırı olduğunu düşünüyorum
|