03-05-2016, 16:07
|
#7
|
|
Meslektaşların tecrübe ve görüşlerine saygı duyarım. İşverenlerden şikayet edenlere de hak veririm ama kurunun yanında yaşın yanmasına da gönlüm razı değil.
300 ila 500 işçi çalıştıran çok uluslu birkaç şirketin vekilliğini yürütmekteyim. Yabancı şirketler olduğu ve belli bir ciroyu aştıkları için resmi denetime tabiler ve her şey kanunidir. Maaş ödemeleri bir gün sekmez, maaşları ve sosyal hakları emsallerine göre yüksektir.
Performans denetiminin nasıl yapılacağı, yılda kaç kere yapılması gerektiği, kaç kez uyarı verilmesi gerektiği, soruşturma ve disiplin kurullarının kimlerden oluşması gerektiği, işçi ve sendika temsilcilerinin oylarının hangi hallerde gerektiği, iş güvenliğ tedbirleri ve eğitimin nasıl olması gerektiği, feshin son çare olma ilkesine kadar hangi yöntemlerin denenmesi gibi bir çok konularda iş hukuku kürsüsü başkanından danışmanlık alıyoruz. Bu danışmanlık sadece bir fesih ihtarı ya da ibraname ile sınırlı değil anlayacağınız. Tüm bunlara rağmen her defasında işçiler kazanıyorsa sitem etmekte pek de haksız sayılmam.
Hem beyaz yakalılar hem mavi yakalılar işçi lehine ilkesini o kadar güzel sömürüyorlar ki işveren, işçi elinde neredeyse oyuncak olmuş. Davaları anlatsam gülersiniz.
|