28-04-2016, 14:44
|
#3
|
|
Değerli meslektaşım öncelikle yanıtınız için teşekkür ederim. Benim olayımda şöyle bir durumda var birazcık karışık. Müvekkilim, A parselinde inşaat yapabilmesi için müteahit ile anlaşıyor. Müteahit ise 4 katlı binayı yanlışlıkla iki parsel yandaki B parseline yapıyor. Müvekkil bu binayı 20 sene nizasız ve fasılasız kullanıyor. Bu süreden sonra gayrimenkulun değeri arazinin değerinden yüksek diye tescil davası açıyor ve kaybediyor. Ayrıca tapuda malik olarak görünen kişi nüfus kaydında gözükmüyor. Yani nüfusta öyle birisi yok. Son olarak binanın bulunduğu araziye kayyım atanıyor, tapuda görünen şahıs hakkında gaiplik kararı veriliyor ve müvekkilden ecrimisil talep ediliyor. Bu durumda kanunda malik sıfatıyla zilyetliğinde 20 yıl bulunduran diyor. Araştırmalarım sonucunda kadastro geçmiş yerlerde bir taşınmaza tecavüz varsa Yüksek mahkeme tecavüz eden taşınmaz sahibini iyi niyetli kabul etmiyor. Peki iyi niyetli olmak malik sıfatıyla zilyetliğin şartlarından kabul edilmeli midir? Malik sıfatıyla zilyet iyi niyetli olmak zorunda mıdır?
|