04-04-2016, 11:11
|
#3
|
|
Sayın Meslektaşım,
olayınızda teknik olarak aynı dosyada iki dava bulunmaktadır. Boşanma davasını, tam kusurlu olmamak kaydıyla her iki eş de açabilir. Boşanma kararı için önemli olan, hakimin evlilik birliğinin devamında yarar bulunmadığına kanaat getirmesidir. Bu kanaat oluştuysa, fazla kusuru tespit edilen eşin davası da kabul edilir.
Zira bu davaları tek tek düşündüğünüzde her ikisinin de kabul edileceği, ancak (ister davacı ister davalı olsun) fazla kusuruyla boşanmaya sebep olan eş lehine nafaka ve/veya tazminata hükmedilemeyeceği sonucu ortaya çıkar.
Bu durumda da (kabul edilen karşı dava için) vekalet ücretine hükmedilmesi doğaldır.
Temyize gelince;
1. Eğer karşı davacı sizin davanızdaki boşanma hükmünü temyiz etmez ve siz de kendi davanızı sadece kusur yönünden diğer davayı da tüm kabuller yönünden temyiz edip, esasen karşı davacı eşin tam kusuruna hükmedilmesi gerektiğine yönelik nedenler ortaya koyarsanız, karşı davayı da çökertmiş olursunuz.
Çünkü tam kusur iddianız sübut bulursa, tam kusurlu karşı davacının davasının reddedilmesi gerekir.
Bu seçenekte, sizin boşanma davanız temyiz edilmediğinden kesinleşir, tazminatların icra yoluyla tahsili için gecikme yaşanmamış olur.
2. Karşı davacı sizin boşanma davanızın reddedilmesi ve kendi boşanma davasının kabul edilmesi yönünde bir temyiz gerekçesi ileri sürerse, bu defa her iki taraf da karşı tarafın boşanma hükmünü temyiz etmiş olacağından, icra için kesinleşme beklenecektir.
|