| 
		 
			
			 
			
			
			
			
		 
			
				  
				
		
	  | 
	
	
		
			
			
				 
				
			 
			 
			
		
		
		
		Sayın Meslektaşım; 
 
Aynı durumla ben de karşılaştım. Taraflar anlaşmalı boşanmak istiyor ancak protokol imzalatmak yerine açtığımız davanın karşı tarafça kabulünü uygun gördük. Bu sebeple çekişmeli bir boşanma davası açtık. 
 
Dava açıldığında çekişmeli göründüğünden hakimler cezaevine tebligat yapıp hükümlü eşi dinlemeye gerek görmüyor. Vasinin dinlenilmesini yeterli buluyor. Ancak bu yaklaşım kesinlikle yanlıştır. Nitekim boşanma kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olmakla birlikte boşanma davaları nitelik itibariyle mali sonuçlar da doğurmaktadır. Kanaatimce böyle durumlarda dava dilekçesi hem vasiye hem de hükümlü eşe tebliğ edilmeli ve duruşma günü her ikisi de hazır bulundurularak yargılama yapılmalıdır. Nitekim boşanma kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak niteliğinde olduğundan hükümlünün bizzat dinlenmesi gerekir. Aynı zamanda mali sonuçlar doğuracağından vasinin de bulunması şarttır. 
 
Mahkeme hakimiyle görüşün ve durumu izah ederek hükümlüye de tebligat çıkartılmasını ve duruşma günü mahkemede hazır bulundurulmasını talep edin.  
 
Her ne kadar davayı çekişmeli açmış olsanız da karşı tarafında boşanmaya rıza gösterdiğini ve ilk duruşmada taleplerinizi kabul edeceğini bu yüzden 4721 s. TMK m.166/3 hükmünün uygulanma ihtimalinin doğacağına binaen bunun yapılması gerektiğini hakime izah edin. 
 
AŞAĞIDA ATMIŞ OLDUĞUM YARGITAY KARARI SİZE YARDIMCI OLACAKTIR. ŞİMDİDEN İYİ ÇALIŞMALAR. 
 
T.C. 
YARGITAY 
2. Hukuk Dairesi 
E:2012/22094 
K:2013/8105 
Karar Tarihi: 25.03.2013 
 
BOŞANMA DAVASI - DAVALININ CEZAEVİNDE HÜKÜMLÜ OLARAK 
BULUNMASININ HUKUKİ DİNLENİLME HAKKI TANINMADAN KARAR 
VERİLMESİNİ GEREKTİRMEYECEĞİ - DAVALININ YOKLUĞUNDAN 
HÜKÜM KURULMASI - HÜKMÜN BOZULMASI 
ÖZET: Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak hüküm kurulması kural olarak mümkün 
değildir. Davalının yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede savunmalarını ileri sürme ve 
ispat hakkı mevcuttur. Bu hakkını, ancak kendisine davayla ilgili yasaya uygun şekilde tebligat 
yapılmasıyla kullanabilir. Davalının, cezaevinde hükümlü olarak bulunması, hukuki dinlenilme hakkı 
tanınmadan karar verilmesini gerektirmez. Kanuni temsilcisi bulunanlara kanun hükümleri gereğince 
temsilcisine, bulunmayıp da bulunması gerekenlere usulüne uygun kanuni temsilci tayini yoluna 
gidilerek, yine temsilcisine usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmeden, göstermesi halinde 
delilleri toplanmadan yokluğunda karar verilmesi az önce açıklanan hukuki dinlenilme hakkını ihlal 
eder ve bozma sebebi oluşturur. Bu husus gözetilmeden davalının yokluğundan hüküm kurulması 
doğru bulunmamıştır. 
(6100 S. K. m. 27) 
Dava: Taraflar arasındaki boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece 
verilen yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı adına yasal temsilcisi (vasisi) tarafından 
temyiz edilmekle, evrak okundu, gereği düşünüldü: 
Karar: Davalının 24.6.2010 tarihinde kesinleşen ceza mahkemesi kararıyla, uzun süreli özgürlüğü 
bağlayıcı cezaya mahkum olduğu, Amasya Kapalı Cezaevinde 3.6.2009 tarihinde cezasının infazına 
başlandığı, davanın ise 16.8.2011 tarihinde açıldığı, davalıya <hükümlülüğü> sebebiyle kapalı infaz 
kurumunun bildirimi üzerine 9.5.2012 tarihinde Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesince 2012/478-754 
Sayılı kararla vasi atandığı görülmektedir. Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmemiş, yargılama 
sırasında <hükümlü> olarak cezaevinde bulunduğu bilindiği halde, vasi atanıp atanmadığı ilgili 
merciiden sorulmakla yetinilmiş, atanmadığı bildirildiği halde hiçbir tebligat yapılmaksızın yokluğunda 
hüküm kurulmuştur. 
Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak hüküm kurulması kural olarak mümkün değildir. 
Davalının yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede savunmalarını ileri sürme ve ispat 
hakkı mevcuttur. Bu hakkını, ancak kendisine davayla ilgili yasaya uygun şekilde tebligat yapılmasıyla 
kullanabilir. Davalının, cezaevinde hükümlü olarak bulunması, hukuki dinlenilme hakkı (H.M.K. m. 27) 
tanınmadan karar verilmesini gerektirmez. Kanuni temsilcisi bulunanlara kanun hükümleri gereğince 
temsilcisine, bulunmayıp da bulunması gerekenlere usulüne uygun kanuni temsilci tayini yoluna 
gidilerek, yine temsilcisine usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmeden, göstermesi halinde 
delilleri toplanmadan yokluğunda karar verilmesi az önce açıklanan hukuki dinlenilme hakkını ihlal 
eder ve bozma sebebi oluşturur. Bu husus gözetilmeden davalının yokluğundan hüküm kurulması 
doğru bulunmamıştır. 
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının 
yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 
oybirliği ile, 25.03.2013 tarihinde karar verildi. (¤¤) 
		
	
	
    
  
		
		
		
				
		
	
	 |