15-03-2016, 14:58
|
#2
|
|
Borçlar Kanunu'nun borç ilişkisinin devrine ilişkin düzenlemesi aşağıdaki gibidir :
İKİNCİ AYIRIM
Borcun Üstlenilmesi
A. İç üstlenme sözleşmesi
MADDE 195- Borçlu ile iç üstlenme sözleşmesi yapan kişi, borcu bizzat ifa ederek veya alacaklının rızasıyla borcu
üstlenerek, borçluyu borcundan kurtarma yükümlülüğü altına girmiş olur.
Borçlu, iç üstlenme sözleşmesinden doğan borçlarını ifa etmedikçe, diğer taraftan yükümlülüğünü yerine getirmesini
isteyemez.
Borçlu, borcundan kurtarılmamışsa, diğer taraftan güvence isteyebilir.
B. Dış üstlenme sözleşmesi
I. Öneri ve kabul
MADDE 196- Borçlunun yerine yenisinin geçmesi ve borcundan kurtarılması, borcu üstlenen ile alacaklı arasında
yapılacak sözleşmeyle olur.
İç üstlenme sözleşmesinin, üstlenen veya onun izni ile borçlu tarafından alacaklıya bildirilmesi, dış üstlenme
sözleşmesinin yapılmasına ilişkin öneri anlamına gelir.
Alacaklının kabulü açık veya örtülü olabilir. Alacaklı, çekince ileri sürmeksizin üstlenenin ifasını kabul eder veya
onun borçlu sıfatı ile yaptığı diğer herhangi bir işleme rıza gösterirse, borcun üstlenilmesini kabul etmiş sayılır.
Eğer kredi taksitlerini ödemeyi üstlenen eş, ödemeleri bankaya kendi adına yapıyorsa; bankanın da bu ödemeleri ıhtirazi kayıt belirtmeden kabul etmesi borcun devrine rıza gösterme olarak algılanabilir.
Bunun yanı sıra üzerine banka lehine ipotek olan taşınmazın bankanın bilgisi dahilinde olmadığından bahisle kredi sözleşmesini kat edip, edemeyeceğini müvekkiliniz ile banka arasındaki konut kredisi sözleşmesini inceleyerek Genel İşlem Koşulları'na uygunluğunun denetimini yaptıktan sonra eğer ki Genel İşlem Koşullarına bir aykırılık tespit ederseniz, kredinin kat edilmesi işlemi aleyhine Tüketici Mahkemesine dava yoluyla başvurma şansınız da olacaktır.
|