Mesajı Okuyun
Old 04-02-2016, 22:21   #2
Av. Hande Temeltaşı

 
Varsayılan

Aşağıdaki Yargıtay kararında sorunuzun cevabı mevcut.

T.C YARGITAY
15.Hukuk Dairesi
Esas: 2015 / 1176
Karar: 2015 / 2619
Karar Tarihi: 20.05.2015

ÖZET: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemleriyle açılmıştır. Yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması nedeniyle işin esasına girilmeden davanın reddine karar verilmesi gerekir.(2004 S. K. m. 50, 67) (6100 S. K. m. 6, 10, 17, 18)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemleriyle açılmış, mahkemenin yetkisizliğine dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava tarihi itibariyle uygulanması gereken HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesi, aynı Kanun’un 10. maddesine göre sözleşmelerden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi, yine aynı Kanun’un 17 ve 18. maddelerine göre, taraflar arasında yetki sözleşmesi yapılmışsa yetkili mahkeme, yetki sözleşmesinde belirtilen yer mahkemesidir.

Dosya içerisinde bulunan 03.11.2011 günlü eser sözleşmesinin incelenmesinden; sözleşmede yetkili icra dairesi ve mahkemenin Bursa mahkemeleri ve icra daireleri olarak belirlendiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK'nın 17. maddesinde tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde görülebileceği şeklinde düzenleme yapılmıştır. Yetki sözleşmesi de ancak kesin yetki bulunmayan hallerde ve tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olmaları halinde geçerli olarak yapılabilir. Somut olayda taraflar tacir olup, sözleşmedeki yetki şartı geçerlidir.

İcra İflas Kanunu’nun 50/I. maddesine göre de takibe yetkili icra müdürlüğü HMK’da belirtilen yetki hükümlerine göre belirlenir. Bu durumda davacı sözleşmede belirlenen yetki şartına göre Bursa mahkemelerinde ve icra dairelerinde borçlu aleyhine icra takibinde bulunabilir ve dava açabilir.

Davalı işsahibi Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nün 2012/17058 takip sayılı dosyasına vermiş olduğu itiraz dilekçesinde yetki itirazında bulunmuştur. Geçerli bir icra takibinin varlığının kabul edilebilmesi için öncelikle icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde yapılması gerekmekte olup, mahkemece de icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın öncelikle incelenmesi gerekir.

Somut olayda; yetkili icra dairesinin Bursa İcra Müdürlüğü, yetkili mahkemenin ise Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi olmasına karşın icra takibinin Ankara'da yapıldığı ve davanın da bu Ankara mahkemelerinde açıldığı anlaşılmıştır.

Tüm bu açıklamalar ışığında; yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması nedeniyle işin esasına girilmeden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm oluşturulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle kararın davalı işsahibi yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 20.05.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi.