Mesajı Okuyun
Old 16-12-2015, 15:07   #2
Av. Zeynep TÜFEKÇİ

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım;

Anlaşmalı tarafı davalının Nafaka istemine itiraz etmemesi durumunda bir sorun olmayacaktır. Nafakayı kabul etmemesi durumunda ise, talep etmenizde bir sakınca olmayacağı, konunun Çekişmeli Boşanma kapsamında incelenecektir kanaatindeyim.

YARGITAY 2. H.D 2013 / 26237 E- 2014 / 10618 K. 08.05.2014

Davalı ile boşanma ve fer'i sonuçlarında anlaştıklarını belirterek boşanma davası açan davacının, dava dilekçesinde, boşanma sebebini göstermesi ve geçimsizliğin dayandığı vakıaları bildirmesi gerekmediği gibi, böyle bir sebep bildirmiş olsa bile bunun hangi delillerle ispat edileceğine ilişkin bir delil bildirmesi de gerekmez. Çünkü davayı açarken anlaşmalı boşanma kararı verileceğine ilişkin bir beklentisi vardır. Bu beklenti sebebiyle boşanma sebebini göstermemiş ve uyuşmazlık çıkmayacağı inancıyla delil bildirmemiştir. Bu bakımdan, "anlaşmalı boşanma" talebiyle yapılan bir başvuru dilekçesinin içeriğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119. maddesinin ( 1. ) fıkrasının ( e ) ve ( f ) bentlerindeki hususların aranması doğru ve gerçekçi bir yaklaşım değildir. Açıklanan hususlardaki gereklilik, anlaşmalı boşanma kararı verilmesinin mümkün bulunmadığının anlaşılmasından sonra söz konusu olabilir. Mahkemece; ön inceleme duruşmasının tensiple 09.09.2013 günü yapılmasına karar verilmiş, tarafların birlikte başvurarak, "duruşmanın erken bir tarihe alınmasını" talep etmeleri üzerine, 15.07.2013 günü ön inceleme için duruşma açılmış, bu duruşmada davalı, boşanmak istemediğini bildirerek davaya karşı çıkmıştır. Bunun üzerine mahkeme tarafların "barışma ve evliliği devam ettirme ihtimalini" görerek, bu sebeple ön inceleme duruşmasını bir defaya mahsus olmak üzere ertelemiş 09.09.2013 tarihli oturumda da delil bildirme imkanı tanımadan davayı yukarıdaki gerekçe ile reddetmiştir. Davalının anlaşmalı boşanma talebine karşı çıkmasıyla dava kendiliğinden çekişmeli hale gelmiştir. Böyle bir durumda, taraflara iddia ve savunmaları çerçevesinde delil gösterme ve sunma imkanı tanınmalı, göstermeleri halinde delilleri toplanmalı Türk Medeni Kanununun 166. maddesinin ( 1. ) ve ( 2. ) fıkralarına göre değerlendirilerek sonuca gidilmelidir. Böyle yapılmadan, yazılı gerekçe ve eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.