Mesajı Okuyun
Old 04-12-2015, 09:39   #3
hırs

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

23. HUKUK DAİRESİ

E. 2014/2934

K. 2014/4034

T. 26.5.2014

DAVA : Taraflar arasında görülen kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davası sonucunda verilen hükmün BOZULMASINA dair Dairemizin 11.12.2013 gün ve 2013/6731 Esas, 2013/7930 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin 15 yıl kadar önce davalı kooperatife üye olduğunu ve ortaklık edimlerini yerine getirdiğini, en son 2010 ve 2011 yılı genel kurul toplantılarına katıldığını, 29.6.2012 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına çağrılmadığını, bu toplantıdan iki ay sonra haricen kooperatif ortaklığından çıkarıldığını öğrendiğini, davalı kooperatiften müvekkilinin durumu sorulduğunda sadece 7.8.2012 tarihli yazı ile bilgi verildiğinin bildirildiğini ileri sürerek, davalı kooperatifin müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmasına dair aldığı kararın iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının 28.2.2012 tarihli istifa dilekçesi ile kooperatif ortaklığından istifa ettiğini, bu sebeple genel kurula çağrılmadığını, istifa ile ortaklığın sona erdiği hususundaki 7.8.2012 tarihli yazının davacıya gönderildiğini, ancak iadeli taahhütlü bu evrakın bila ikmal döndüğünü savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, 28.2.2012 tanzim tarihli belgenin düzenleme şekli itibari ile devir sözleşmesi niteliğini taşıması, matbu şekilde kooperatif ortaklığının devri işlemlerine yönelik olarak düzenlenen ve bir kısım bölümleri boş bırakılan yerlerin yazı makinesi ile doldurulması ve doldurulan bölümlerin, özellikle "istifa ediyorum" bölümünün davacı ortak tarafından imzalanmaması, matbu olan belgenin şeritli yazı makinesi ile daha sonradan doldurulmasının mümkün olması, bu halde yazı makinesi ile doldurulan bölümlerin aleyhine borç ve yükümlülük doğuran kişi (davacı) tarafından imzalanması ile geçerlilik kazanabilmesi karşısında, bu belgenin kooperatif ortaklığından istifa şeklinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, davacının ortaklıktan çıkma iradesini göstermediği, aksi düşüncenin dosya içeriğine, hayatın olağan akışına ve hakkaniyete uygun düşmediği, bu sebeple davacının davalı kooperatif ortaklığının sona ermediği, dava tarihi itibari ile ve halen davacının davalı kooperatifin ortağı olduğu, davalı kooperatif yönetim kurulunca alınmış davaya konu kararın hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüyle davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından davacı hakkında tesis edilen 28.2.2012 tarihli 59 Sayılı kararın iptaline dair verilen karar davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 11.12.2013 gün ve 2013/6731 Esas, 2013/7930 Karar sayılı ilamıyla bozulmuştur.

Bu kez, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

Dava, istifa sebebiyle kooperatif ortaklığından çıkarma kararının iptali istemine ilişkindir. Somut olayda, davalı kooperatif 28.2.2008 tarihli istife dilekçesini gerekçe göstererek davacı ve iki ortağı aynı tarihli yönetim kurulu kararıyla istifanın kabulüyle ortaklıktan çıkarılmalarına karar verilmiştir. Yönetim kurulunca kabul edilen ve istifa olduğu savunulan belgelin incelenmesinde, ortaklık payının devri amacıyla düzenlenen matbu form olduğu, formda, davacının adı ve imzası dışındaki, istifa tarihi dahil kısımların sonradan daktilo ile doldurulduğu anlaşılmaktadır. Diğer yandan, matbu formdaki, pay devrine dair ibarenin üzeri çizilerek boşluklara davacının istifa ettiği yazılmıştır. HMK' nın 201. maddesi hükmü uyarınca senede karşı iddiaların senetle ispatlanması gerekir. Senedin, usulüne uygun şekilde düzenlenmesi halinde anılan kuralın uygulanacağı kuşkusuz olmakla birlikte, somut olayda üzerinde, değişiklikler yapılan bir yazılı belge bulunmaktadır. Aynı Kanunun 207. maddesinde; 'senetteki çıkıntı, kazıntı veya silinti ayrıca onanmamışsa, inkar halinde göz önünde tutulmaz. Bu tür çıkıntı, kazıntı veya silinti mahkemece senedin geçerliliğine ve anlamına etkili olacak şekilde görülürse, senet kısmen veya tamamen hükümsüz sayılabilir' hükmü bulunmaktadır. Dava konusu, senedin, pay devrine dair kısımları çizilmesine rağmen bu kısımlar usulüne uygun şekilde imza veya paraf edilmediği gibi, istifa gibi bir belgede bulunması gereken tarih kısmı dahi sonradan yazılan yazılarla aynı karakterdeki rakamlarla doldurulduğundan davaya konu istifa beyanının davacının iradesini yansıttığı kabul edilemez. Mahkeme, kararının onanması gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle BOZULMASINA karar verilmesi doğru görülmediğinden, Dairemizin 11.12.2014 tarih ve 2013/6731 Esas, 2013/7930 Karar sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılarak davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 11.12.2014 tarih ve 2013/6731 Esas, 2013/7930 Karar sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılarak, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istenmesi halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı evvelce alınması gereken onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 26.5.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.