Mesajı Okuyun
Old 25-11-2015, 14:10   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

--İnançlı işlem olmaz.(Olabilmesi için öncelikle davacının tapuda adına kayıtlı olan bir taşınmazı davalıya devir ve temlik etmesi gerekir. Oysa sorudaki olayda taraflar arasında devir temlik ilişkisi mevcut değildir. Davacı tapudaki alım-satım işleminin tarafı da değildir. )
NOTResmi senede dayalı işlemlerde taraf muvazaası,nam_ı müstear,inanç sözleşmeleri davalarında 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereği aralarında akrabalık durumu olsa dahı iddianın yazılı belge ile ispatı gerekir.
--Muris muvazaası da olmaz.( Muris muvazaasında murisin sağlığında diğer mirasçıları mirastan mahrum etmek maksadıyla gerçekte bağışladığı taşınmazı tapuda satış gibi göstererek devir ve temlik etmesi gerekir. Bu dava mirasçılar tarafından açılır. Olayda, bu tanımdaki unsurlar gerçekleşmemiştir.)

--Ortada gizli bağış vardır.Yargıtay 1.HD.sin taşınmazın satış parası kendisi tarafından ödendiği halde, tapu kaydının bir başkasının üzerine yapılmasını ,ödenen satış bedeli kadar gizli bağış yapıldığını kabul eden pekçok kararı vardır. Parayı ödeyenin muris olması halinde mirasçıların tenkis davası açabileceği benimsenmektedir. Sorulan olayda muris lehine gizli bağışta bulunulmakla tenkis davası da açılamayacağı açıktır.

--Bağışlamanın geri alınması davası olabilir. Ödenen satış parası kadar olan gizli bağış para bağışı olduğundan TBK.289 maddesine göre elden bağış niteliğindedir. İddia şeklinize göre koşullu bağışlama (TBK 290) yükleme bağışlama (madde 291) şartları ve koşul veya yüklemenin bağışlanan tarafından yerine getirilmediği bağışın geri alınması (madde 295/3) unsurlarının oluştuğu banka kayıtları ve akrabalık durumu da dikkate alınarak tanıkla ispat edilebilir. Şart ın yada yükümlülüğün yerine getirilmemesi nedeniyle 295/3 maddeye göre bağışlamanın geri alınması davası açılarak ödenen satış parası sebepsiz zenginleşme ölçülerine göre geri istenebilir.

-- Islah imkanı üzerinde durulabilir.Bu durumda , ilk dava TBK madde 297’deki sürede açılmış ise ,davanın tamamen ıslahı ile “Bağışlamanın Geri Alınması” davasına dönüştürülmesinin davanın mevcut şekline göre daha şanslı olabileceğini düşünüyorum. (Tabii bu durum ortaklığın giderilmesi davasının görülmesine engel olmayacak, ihtiyati tedbir verilmesi halinde ancak alacağın satış parasından tahsilini sağlayabilecektir.)