Mesajı Okuyun
Old 24-11-2015, 17:35   #1
Şehla

 
Varsayılan Akrabalar arasındaki inançlı işlemde ispat sorunu

Sayın meslektaşlarım,
Yarın duruşmamız olan bir dosyamızda konumuz şu: Müvekkilim TOKİ'den ev almak istemiş, ancak kendi üzerine mülkiyet bulunduğundan daha sonra kendi üzerine almak gayesi ile evi annesinin üzerine almış, tüm borçlar müvekkilim tarafından ödenmiş ancak hak sahibi olarak annesi gözüktüğünden ödemeler annesi adına yapılmış.
Daha sonra annesi vefat ettikten sonra kardeşler arasındaki husumetten dolayı bu ev bakımından ortaklığın giderilmesi davası açıldı. Müvekkilimiz adına riski de göze alarak tapu iptal ve tescil davası açmak mecburiyetinde kaldık.
Her ne kadar dava dilekçesinde özellikle hukuki nitelendirmeye girmemiş olsam da kanaatimde tipik bir inanç anlaşmasından kaynaklanan tapu iptal tescil davası ve yazılı delille ispat zorunluluğu söz konusu.
Ancak hayatın olağan akışında anne kız arasında yazılı olarak bir inanç anlaşmasının yapılması da beklenen bir durum değil. Dosyamızda 5 adet tanığımız ve davalılardan ikisi iddialarımızı aynen doğruluyor ve evin müvekkile ait olduğunu söylüyor. Ancak diğer iki davalı kabul etmiyor.
Bu hususta lehe olarak yalnızca Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 14.03.1989 tarihli kararına ulaşabildim. Diğer kararlar hep aleyhe gözüküyor. Ancak yazılı ispat kuralının katı şekilde kabulü halinde hakkaniyete aykırı bir sonuç ortaya çıkacak ve müvekkilin iddiaları dosyada sübut bulmuş durumda.
Bu noktada;
1. İnançlı işlemden ziyade, muris muvazaası olduğunu iddia edip her türlü delille ispatlanabilir diyebilir miyim? (Bence diyemem ama görüşlerinizi merak ediyorum)
2. Bağlayıcı olmaması açısından hukuki nitelendirmeye girmedim ama yine de inanç anlaşması bakımından bulduğum kararı sunmalı mıyım?
3. Kaçırdığım, dava için önerebileceğiniz lehe herhangi bir husus var mıdır?
Zaman ayırdığınız için şimdiden çok teşekkürler.