Mesajı Okuyun
Old 21-11-2015, 13:25   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Birleşen dosya yönünden ;
Kural olarak İİK. nun 40. maddesi gereğince (bir ilamın nakzı icra muamelelerini olduğu yerde durdurur). Anılan maddenin 2. fıkrasında ise (bir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilip de, aleyhinde icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kat'i bir ilamla tahakkuk ederse ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline iade olunur). Bu nedenle borçlunun icranın iadesini isteyebilmesi için (İİK. nun 40/2. maddesi gereğince) bozmadan sonra verilecek hükmün kesinleşmesi zorunludur. Somut olayınızda itirazın iptaline dair kararı temyiz eden davalı Yargıtay’dan tehiri icra kararı alıp, icra dosyasına ibraz etmemiştir.
Tehiri icra kararını almayan veya alıp ta takip dosyasına ibraz etmeyen, kusurlu davranarak zararın oluşmasına sebebiyet veren davalı, kendi eylemi ile oluşan zarara katlanmak durumundadır.
Diğer taraftan, İİK’nun 40/2. madde hükmü gereğince, hükmün infazı sırasında tahsil ettiğiniz parayı bozmaya uyularak verilen hükmün kesinleştiği tarihe ve hatta size çıkartılacak muhtırada verilen sürenin sonuna kadar elinizde tutma yetkisine sahip olduğunuzdan, bu sürenin sonuna kadar temerrüt durumu da söz konusu olmayacaktır. Bu durumda faizsiz ödeme yapmanız gerekmektedir. Öyle ise varılan sonuç, tahsil ettiğiniz parayı bozmaya uyularak verilen hükmün kesinleştiği tarihte icra dosyasına iade etmeniz gerektiğidir.
Asıl dosya yönünden ise, itirazın iptaline ilişkin kararlar kesinleşmeden icra olunabileceğinden icra inkâr tazminatını hemen takibe konu etmenize yasal bir engel yoktur.
Kolay Gelsin