| 
         | 
         | 
        
         | 
       
      
        | 
         | 
        
        Vekalet ilişkisi 6098 sayılı yasanın 513. maddede sonra erme halleri ve hemen akabinde 514. maddede miraçıların vakile karşı sorumluluğu düzünlemektedir.  
 
Bölünebilir borç ve alacaklarda vefat eden murisin veraset ilamı alınarak, ilamda hak sahibi olanların ne kadarı vekalet vermiş ise o kadarlık kısım yönünden açıklama kısmına açık olarak durumu belirtir ve belgelendirirseniz sıkıntı olmayacağını düşünüyorum. 
 
Vefat eden müzekkilinizden alacak hakkınız var ise o döneme ilişkin olarak mirası reddetmedikçe , vekalet vermeyen mirasçılarda size karşı sorumlulukları devam edecektir.
         | 
        
         | 
       
      
        
          | 
        
         | 
        
          | 
       
     
     | 
  
 
Aşağıda 11. Hukuk Dairesi ile 19. Hukuk Dairesinin aynı tarihlerde verdiği birbirinin zıttı kararlar ile anlaşamadıkları konuda HGK'nun verdiği daha yakın tarihli karar ve 12. Hukuk Dairesi'nin çok daha yakın tarihli, 6098 sayılı yasadan sonra verilen, aleyhime kararlarını buldum. Hala acabalar var!
T.C.
 YARGITAY
 11. HUKUK DAİRESİ
 E. 2000/911
 K. 2000/1691
 T. 29.2.2000
 • MİRAS BIRAKANIN BANKADAKİ DÖVİZ HESABI ( Tekereye Konu Olan Şeyin Para Olup Misli Eşyadan Olması Sebebiyle Payın Bölünebilmesi )
 • İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET ( Murisin Bankadaki Hesabında Olan Paranın Misli Eşya Olması Nedeniyle Bölünebilmesi-Davacının Veraset İlamıyla Mirasçı Olduğunu Kanıtlaması )
 • MİSLİ EŞYA ( Murisin Bankadaki Hesabında Olan Paranın Misli Eşya Olması Nedeniyle Bölünebilmesi-Davacının Veraset İlamıyla Mirasçı Olduğunu Kanıtlaması )
 • PAYIN BÖLÜNEBİLİR OLMASI ( Murisin Bankadaki Hesabında Olan Paranın Misli Eşya Olması Nedeniyle Bölünebilmesi-Davacının Veraset İlamıyla Mirasçı Olduğunu Kanıtlaması )
 743/m.581,629,630
 ÖZET : Davalı banka, dava konusu alacağın iştirak halinde  mülkiyet hükümlerine tabi olduğunu ve ortaklardan her birinin tek başına  tasarrufta bulunamayacağını belirterek davanın reddini savunmuş,  mahkeme de bankanın davacıya ödeme yapmamasını yasaya uygun bulmuştur.  Ancak dava konusu ve terekeye konu olan şey para olup, misli eşyadan olması sebebiyle ve davacının veraset ilamı ile mirasçılığını tespit etmesi ve payın da bölünebilir olmasına göre bankanın davacının hissesine düşen miktarı ödemesi gerekir. Mahkemenin verdiği hüküm doğru değildir. 
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Kayseri Ticaret  Mahkemesince verilen 10/11/1999 tarih ve 1999/252-1999/304 sayılı  kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve  temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava  dosyası Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine  dosya içerisindeki dilekçe lavıhalar, duruşma tutanakları ve tüm  belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: 
KARAR : Davacı vekili, müvekkilin, 17/06/1998 tarihinde vefat eden babası Mustafa'nın 
mirasçısı  olduğunu, babasının bankada bulunan 150.000 DM.lık döviz hesabının,  kardeşlerin fiilen bir araya gelmesinin imkansız olduğunu belirterek,  fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1500 DM.nin fiili ödeme  günündeki TL. karşılığının tahsilini talep ve dava etmiştir. 
Davalı banka vekili cevabında, dava konusu olacak MK.nun 581.  maddesi uyarınca iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olup, MK.nun  629 ve 630. maddeleri gereğince ortaklardan her birinin tek başına  tasarrufta bulunamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur. 
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından bankanın  davacıya ödeme yapmaması yasaya uygun olup, davanın reddine karar  verilmiştir. 
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 
Dava konusu ve terekeye konu olan şey 
para olup, misli eşyadan olması sebebiyle ve davacının 11/08/1998 tarihli 
veraset ilamı ile 
mirasçı olduğunun tespit edilmesine ve payının da 
bölünebilir  olmasına göre, davalı bankanın davacının hissesine düşen miktarı  ödemesi gerekir iken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru  görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin  temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA,  ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine,  29/02/2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 
T.C.
 YARGITAY
 11. HUKUK DAİRESİ
 E. 2003/7971
 K. 2004/2326
 T. 9.3.2004
 • ALACAK DAVASI ( Murisin Davalı Bankadaki Hesabından Veraset İlamındaki Paylara Göre Ödeme Yapılması İsteminin Reddedilmesi Nedeniyle )
 • MURİSE AİT BANKA HESABI ( Mevduat Hesabından Mirasçıların Payları Kadar Talepte Bulunabilmesi )
 • TEREKENİN PAYLAŞIMI ( Murise Ait Bankadaki Paranın Dava Açmaksızın Mirasçılar Tarafından Payları Oranında Talep Edilebilmesi )
 • MİRAS PAYI İSTEMİ ( Murise Ait Bankadaki Paranın Dava Açmaksızın Mirasçılar Tarafından Payları Oranında Talep Edilebilmesi )
 4721/m.629,630,701
 7338/m.17
 ÖZET : Yedinde murise ait para bulunan bankanın veraset ve intikal vergisi ödendiğine dair belge ibraz edilmesi halinde yedinde bulunan parayı mirasçılara ödemek zorundadır. Bütün mirasçıların birlikte müracaat etmeleri zorunlu değildir. 
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Kayseri Asliye  Ticaret Mahkemesi'nce verilen 21.05.2003 tarih ve 2003/108-2003/172  sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili  tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 09.03.2004 günde  davalı avukatı A.Selim Gürduysuz gelip, davacı avukatı tebligata rağmen  gelmediğinden, teniyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan  ve duruşmada hazır bulunan tarafın avukatı dinlenildikten sonra,  duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek  karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi  Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya  içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler  okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: 
KARAR : Davacılar vekili, müvekkilinin murisi Osman'ın davalı bankadaki döviz hesabından, 
veraset ilamındaki  paylarına göre ödeme yapılması isteminin reddedildiğini ileri sürerek,  17.261 EURO'nun faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. 
Davalı vekili, davalıların tüm 
mirasçılar  ile birlikte yada tereke temsilcisi aracılığı ile talepte bulunmaları  gerektiğini, ayrıca davanın alacak davası olarak değil diğer 
mirasçılara  karşı Sulh Hukuk Mahkemesinde ortaklığın giderilmesi davası olarak  açılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. 
Mahkemece, misli eşya ve 
bölünebilir nitelikte olan mevduat hesabından 
mirasçıların payları kadar talepte bulunabileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. 
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının  gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul  ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve gerek eski MK.nun 629 ve 630  ncu maddeleri gerekse de olaya uygulanması gereken 4721 Sayılı Türk  Medeni Kanunu'nun 
701 nci maddesi hükmünde bir malın söz konusu olmasına, oysa dava konusu olayda 
paranın bahis konusu bulunmasına, 7338 Sayılı 
Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 
17/1 maddesine göre yedinde murise ait 
para bulunan bankanın 
veraset ve intikal vergisi ödendiğine dair belge ibraz edilmesi halinde yedinde bulunan 
parayı 
mirasçılara ödemek zorunda olmasına, anılan madde de bütün 
mirasçıların birlikte müracaat etmeleri zorunluluğu öngörülmemiş olmasına ve bu nedenle 
mirasçılardan bir kısmının başvurusu halinde sadece 
para söz konusu olduğu için bankanın bu 
mirasçılara 
veraset ilamında  ki paylara göre ödemede bulunması lazım gelmesine, Dairemizin yerleşik  uygulamasının da bu yönde olmasına ( Y.11.HD.09.04.1985 T. 1985/993 E.  1985/2080 K. )göre/davalı banka vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz  itirazlarının reddi gerekmiştir. 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin  temyiz itirazlarının reddi ile kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye  1.230.316.000 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına,  09.03.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 
T.C.
 YARGITAY
 19. HUKUK DAİRESİ
 E. 2005/903
 K. 2005/10610
 T. 24.10.2005
 • DAVA EHLİYETİ ( Murisin Davalı Banka Nezdindeki Mevduat Hesabının Paylaştırılması Hususunda Tüm Mirasçıların  Birlikte Dava Açması Veya Miras Ortaklığına Temsilci Atanması Ya Da  İştirak Halindeki Mülkiyetin Müşterek Mülkiyete Dönüştürülmesi Gereği )
 • MİRAS ORTAKLIĞI ( Bankada Miras Bırakana Ait Vadesiz Hesaptaki Paranın Kendi Payına İlişkin Kısmının Ödenmesini Talep - Tüm Mirasçıların  Birlikte Dava Açması Veya Miras Ortaklığına Temsilci Atanması Ya Da  İştirak Halindeki Mülkiyetin Müşterek Mülkiyete Dönüştürülmesi Gereği )
 • MURİSİN MEVDUAT HESABINDAN PAY TALEBİ ( Tüm Mirasçıların  Birlikte Dava Açması Veya Miras Ortaklığına Temsilci Atanması Ya Da  İştirak Halindeki Mülkiyetin Müşterek Mülkiyete Dönüştürülmesi Gereği )
 2004/m.67
 4721/m.640,710/2
 
 
ÖZET : Davacı, bankada miras bırakana ait vadesiz hesaptaki paranın kendi payına ilişkin kısmının ödenmesini talep ve dava etmiştir. 
Miras bırakanın ölümü ile paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları içeren bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar  terekeye elbirliği ile sahip olurlar, sözleşme veya kanundan doğan  temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün  haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Elbirliği mülkiyetinde,  ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı ortaklığa ait  malların tamamına sirayet eder. Murisin davalı banka nezdindeki mevduat  hesabının paylaştırılması hususunda tüm mirasçıların  birlikte dava açması veya miras ortaklığına temsilci atanması ya da  iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekir.  Olayda, bu şartlar gerçekleşmediğinden davacı tarafın terekeye dahil  mevduat hesabından kendi mirasçılık payını talep yönünden aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. 
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının  yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın  kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi  içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği  konuşulup düşünüldü: 
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin miras bırakanı S.Ç.'nin davalı bankada bulunan vadesiz hesabından hissesine düşen 
paranın  ödenmesi için davalı bankaya müracaat ettiğini, miras hisselerinin  ödenmemesi üzerine, icra takibi başlattıklarını ileri sürerek, davalının  itirazının iptalini talep ve dava etmiştir. 
Davalı banka vekili, istenen 
paranın iştirak halinde mülkiyet esasına tabi bir miras hissesi olduğunu, tüm 
mirasçıların  bankaya birlikte başvurmaları ya da iştirak halindeki mülkiyetin  müşterek mülkiyete çevrilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini  istemiştir. 
Mahkemece, davanın konusunun misli eşyadan sayılan 
para olup 
veraset ilamına göre payın 
bölünebilir  olması nedeniyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra dosyasına  yaptığı itirazın 4.279.631.834.- TL.'lik kısmının iptali ile bu kısma  takip tarihi olan 16.6.2004 tarihinden itibaren %15 oranını geçmemek  üzere değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin  4.279.631.834.- TL. üzerinden devamına, kabul edilen miktar üzerinden  İİK'nın 
67.  maddesi uyarınca hesaplanan 1.711.854.734.- TL. icra inkar tazminatının  davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilince temyiz  edilmiştir. 
Dava, muris S.Ç.'nin ölümü üzerine 
mirasçılarından sadece davacı ve iki çocuğu tarafından 
veraset ilamı ibraz edilerek, miras bırakana ait bankadaki 
paranın kendi paylarına ilişkin kısmının ödenmesi istemine ilişkindir. 
Miras bırakanın davacılar dışında başka 
mirasçılarının da bulunduğu dosyaya sunulan 
veraset ilamından anlaşılmaktadır. TMK 
640. maddesinde; "miras bırakanın ölümü ile birlikte paylaşmaya kadar 
mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklığın meydana geleceği, 
mirasçıların  terekeye elbirliği ile sahip olacakları, sözleşme veya kanundan doğan  temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün  haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri" öngörülmüştür. TMK 
710/2.  maddesinde ise "elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları  olmayıp her birinin hakkının ortaklığa ait malların tamamına yaygın  olacağı" hükme bağlanmıştır.
 
Bu durumda, miras bırakanın davalı banka nezdindeki mevduat hesabının paylaştırılması konusunda tüm 
mirasçıların birlikte dava açması veya miras ortaklığına temsilci atanması yahut TMK'nın 
644. maddesi uyarınca iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekmektedir. 
Açıklanan koşullardan hiçbiri somut olayda gerçekleşmediğinden, miras bırakanın bir kısım 
mirasçılarını teşkil eden davacı tarafın terekeye dahil mevduat hesabından kendi 
mirasçılık  paylarını talep yönünden aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı  düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA,  peşin harcın istek halinde iadesine, 24.10.2005 gününde oybirliğiyle  karar verildi. 
T.C.
 YARGITAY
 HUKUK GENEL KURULU
 E. 2006/19-552
 K. 2006/589
 T. 27.9.2006
 • MURİSİN BANKADAKİ PARASI ( Tereke Üzerindeki Ortaklık Devam Ettiği Sürece Mirasçıların Somut ve Bağımsız Payları Bulunmadığı - Bir Mirasçının Bankadan Payına Düşenin Ödenmesini İsteyemeyeceği )
 • İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET ( Murisinin Bankadaki Parası - Tüm Mirasçıların Başvurusu Olmadan Bir Kısım Mirasçılara Ödenemeyeceği )
 • TEREKE ÜZERİNDEKİ ORTAKLIĞIN DEVAM ETMESİ ( Murisinin Bankadaki Parası/Bir Mirasçının Bankadan Payına Düşenin Ödenmesini İsteyemeyeceği - Mirasçıların Somut ve Bağımsız Payları Bulunmadığı )
 4721/m. 640, 644, 701/2
 2004/m. 67
 ÖZET : Davacı, murisinin bankadaki vadesiz hesabından veraset ilamına  göre isabet eden miktarın ödenmesi için bankaya müracaat ettiğini,  ödeme yapılmaması üzerine icra takibi yaptığını ileri sürerek icra  takibine vaki itirazın iptalini talep etmiştir. Uyuşmazlık, iştirak  halinde mülkiyet ( elbirliği ortaklığı )hükümlerine tabi bankadaki paranın tüm mirasçıların başvurusu olmadan, bir kısım mirasçılara ödenip ödenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların somut ve bağımsız payları yoktur. Açıklanan nedenlerle tüm mirasçıların  bankaya birlikte müracaat etmeleri veya hazır olmayanların vekaletname  vermesi ya da miras ortaklığına temsilci atanması veya iştirak halindeki  mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekir. Söz konusu  koşullar oluşmadan açılan davanın, aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle  reddi gerekir. 
DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından  dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce  davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.11.2004 gün ve 2004/422 E., 750  K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi  üzerine, 
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 24.10.2005 gün ve 2005/903 E., 10610 K. sayılı 
ilamı ile; 
 ( ... Davacı vekili, müvekkilinin miras bırakanı S.' nin davalı bankada bulunan vadesiz hesabından hissesine düşen 
paranın  ödenmesi için davalı bankaya müracaat ettiğini, miras hisselerinin  ödenmemesi üzerine, İcra takibi başlattıklarını ileri sürerek, davalının  itirazının iptalini talep ve dava etmiştir. 
Davalı banka vekili, istenen 
paranın iştirak halinde mülkiyet esasına tabi bir miras hissesi olduğunu, tüm 
mirasçıların  bankaya birlikte başvurmaları ya da iştirak halindeki mülkiyetin  müşterek mülkiyete çevrilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini  istemiştir. 
Mahkemece davanın konusunun misli eşyadan sayılan 
para olup 
veraset ilamına göre payın 
bölünebilir  olması nedeniyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra dosyasına  yaptığı itirazın 4.279.631.834.-TL'lik kısmının iptali ile bu kısma  takip tarihi olan 16.06.2004 tarihinden itibaren % 15 oranını geçmemek  üzere değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin  4.279.631.834.-TL üzerinden devamına, kabul edilen miktar üzerinden  İİK.nun 
67.  maddesi uyarınca hesaplanan 1.711.854.734.-TL icra inkar tazminatının  davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilince temyiz  edilmiştir. 
Dava, muris S.'nin ölümü üzerine 
mirasçılarından sadece davacı ve iki çocuğu tarafından 
veraset ilamı ibraz edilerek, miras bırakana ait bankadaki 
paranın kendi paylarına ilişkin kısmının ödenmesi istemine ilişkindir. 
Miras bırakanın davacılar dışında başka 
mirasçılarının da bulunduğu dosyaya sunulan 
veraset ilamından anlaşılmaktadır. TMK. 
640. maddesinde; "miras bırakanın ölümü ile birlikte paylaşmaya kadar 
mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklığın meydana geleceği, 
mirasçıların  terekeye elbirliği ile sahip olacakları, sözleşme veya kanundan doğan  temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün  haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri" öngörülmüştür. TMK.'nun  701/2. maddesinde ise "elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş  payları olmayıp, her birinin hakkının ortaklığa ait malların tamamına  yaygın olacağı" hükme bağlanmıştır.
 
Bu durumda, miras bırakanın davalı banka nezdindeki mevduat hesabının paylaştırılması konusunda tüm 
mirasçıların  birlikte dava açması veya miras ortaklığına temsilci atanması yahut  TMK.'nun 644. maddesi uyarınca iştirak halindeki mülkiyetin müşterek  mülkiyete dönüştürülmesi gerekmektedir. 
Açıklanan koşullardan hiçbiri somut olayda gerçekleşmediğinden, miras bırakanın bir kısım 
mirasçılarını teşkil eden davacı tarafın terekeye dahil mevduat hesabından kendi 
mirasçılık  paylarını talep yönünden aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı  düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...  ), 
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde  temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra  gereği görüşüldü: 
KARAR : Davacı vekili, davacının murisi S.'den kalan davalı bankada bulunan 10.699.079.586.-TL 
paradan 
veraset  belgesine göre kendisine ve velayeti altındaki çocuklarına düşen  payların ödenmesi için başvurduğunu; ödenmemesi üzerine icra takibine  geçtiğini, davalı bankanın itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın  iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 
Davalı banka vekili, iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi  miras hissesinin ödenemeyeceğini, davanın reddini cevaben bildirmiş;  mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak kurulan hüküm özel dairece  yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur. 
Yerel mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık, iştirak  halinde mülkiyet ( elbirliği ortaklığı )hükümlerine tabi olan davalı  bankadaki 
paranın, tüm 
mirasçıların  başvurusu olmadan, bir kısım pay sahibi davacılara, paylarına tekabül  eden oranda ödenip ödenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. 
Muris S.'nin, davalı banka nezdinde 
parası bulunduğu, geriye davacı dışında, dava dışı kişileri 
mirasçı olarak bıraktığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. 
TMK. 
599. maddesi uyarınca miras, murisin ölümü ile 
mirasçılarına geçer. TMK. 
640. maddesinde "Birden çok 
mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, 
mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. 
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya  kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye  ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler" hükmü yer  almıştır. 
TMK'nun 
701/2.  maddesinde ise "Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş paylan  olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır"  denilmektedir. 
Bu hükümlere göre miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, tereke paylan ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan 
mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, 
mirasçıların somut ve bağımsız payları mevcut değildir. 
Bu durumda, tüm 
mirasçıların  birlikte bankaya müracaat ederek ödeme talebinde bulunmaları veya hazır  olmayanların usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri ya da  miras ortaklığına temsilci atanması; TMK.'nun 644. maddesi uyarınca  iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekir.  Aksi halde; ileride çıkacak bir anlaşmazlıkta davalı bankanın  sorumluluğu söz konusu olabilir. 
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.12.1986 tarih ve 1985/11-820  E., 1986/1177 K. sayılı kararı da; yukarıda açıklanan hukuki görüşleri  doğrulamaktadır. 
Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel  daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul  ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. 
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile  direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen  nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 
429.  maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri  verilmesine 27.09.2006 gününde yapılan 2. görüşmede oyçokluğu ile karar  verildi. 
T.C.
 YARGITAY
 12. HUKUK DAİRESİ
 E. 2012/7244
 K. 2012/25905
 T. 11.9.2012
 DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının  müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklılar tarafından istenmesi üzerine  bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası  için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya  içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği  görüşülüp düşünüldü :
 
KARAR : Borçlu vekili tarafından, murisin ölümü nedeniyle  alacaklılar O.N. Ö. ve .Ö.'nin taraf ehliyetlerinin bulunmadığı, ayrıca  senetlerinde bedelsiz olduğundan bahisle takibin iptali talep edilmiş,  mahkemece, terekeye ait bütün mallar üzerinde mirsçıların birlikte  tasarruf edebilecekleri, veraset ilamına göre takibe diğer üç mirasçının  da onayıyla başlanabileceği, mirasçılar arasında ihtilaf bulunduğu,  terekeye mümessil tayin edilmesi gerektiği, mirasçıların böyle bir  başvuruda bulunmadıkları, el birliği ile mülkiyette tek başına takip  yapılamayacağı, TMK.nun 640. maddesi gereğince şikayet olunanların takip  yapma ehliyetlerinin bulunmadığı belirtilerek takibin iptaline karar  verilmiştir. 
Bir örneği icra dosyasına ibraz edilmiş olan Kayseri 5. Sulh  Hukuk Mahkemesi'nin 22.07.2011 tarih ve 2011/1042 Esas, 2011/1005 Karar  sayılı veraset ilamı incelendiğinde; muris M. F.Ö.'nin takip tarihinden  önce 18.06.2011 tarihinde vefat ettiği ve geride takip yapan alacaklılar  dışında eşi ile diğer 2 çocuğunu bıraktığı anlaşılmıştır. 
TMK.nun 640. maddesinde; "miras bırakanın ölümü ile birlikte  paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları  kapsayan bir ortaklığın meydana geleceği, mirasçıların terekeye  elbirliği ile sahip olacakları, sözleşme veya kanundan doğan temsil ya  da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde  birlikte tasarruf edecekleri" öngörülmüştür. 
Mahkemece, alacaklı vekiline, veraset belgesine göre  vekaletnameleri veya muvafakatnameleri ibraz etmesi veya miras şirketine  mümessil tayin ettirerek mümessilden alacağı vekaletnameyi ibraz etmesi  için mehil verilmesi gerekir. İstenen vekaletnameler veya takibe  muvafakatları gösteren belgeler ibraz edildiğinde, davacı borçlunun  şikayetinin reddi ile takibin devamına, aksi halde şikayetin kabulü ile  alacaklılar O.N. Ö. ve İ. Ö.yönünden takibin iptaline karar verilmesi  gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir. 
SONUÇ :  Alacaklıların temyiz itirazlarının kabulü ile  mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun  428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10  gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/09/2012 gününde  oybirliğiyle karar verildi. 
T.C.
 YARGITAY
 12. HUKUK DAİRESİ
 E. 2010/30045
 K. 2011/11794
 T. 6.6.2011
 • MÜVEKKİLİN ÖLÜMÜNÜN VEKALET İLİŞKİSİNİ SONA ERDİRMESİ ( Alacaklı  Vekiline Veraset Belgesi ve Bu Veraset Belgesine Göre Vekaletnameleri  veya Muvafakatnameleri veya Miras Şirketine Mümessil Tayin Ettirerek  Mümessilden Alacağı Vekaletnameyi İbraz Etmesi İçin Mehil Verileceği )
 • TAKİBİN DEVAMI İÇİN SUNULMASI GEREKLİ BELGELER ( Alacaklı  Müvekkilin Ölümü - Alacaklı Vekiline Veraset Belgesine Göre  Vekaletnameleri veya Miras Şirketine Mümessil Tayin Ettirerek  Mümessilden Alacağı Vekaletnameyi İbraz Etmesi İçin Mehil Verilmesi  Gerektiği )
 • VEKALETİN SONA ERMESİ ( Müvekkilin Ölümü - İstenen Veraset Belgesi  İle Vekaletnameler veya Takibe Muvafakatları Gösteren Belgeler İbraz  Edildiğinde Davacı Borçlunun Şikayetinin Reddi İle Takibin Devamına Aksi  Halde Şikayetin Kabulü İle Alacaklı Yönünden Takibin İptali Gerektiği )
 818/m.397
 4721/m.640
 ÖZET : Müvekkilin ölümü ile vekalet sona erer. Mahkemece,  alacaklı vekiline, veraset belgesi ve bu veraset belgesine göre  vekaletnameleri veya muvafakatnameleri ibraz etmesi veya miras şirketine  mümessil tayin ettirerek mümessilden alacağı vekaletnameyi ibraz etmesi  için mehil verilmesi gerekir. İstenen veraset belgesi ile  vekaletnameler veya takibe muvafakatları gösteren belgeler ibraz  edildiğinde, davacı borçlunun şikayetinin reddi ile takibin devamına,  aksi halde şikayetin kabulüyle alacaklı yönünden takibin iptaline karar  verilmesi gerekir. 
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının  müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu  işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve  gereği görüşülüp düşünüldü: 
KARAR : Borçlu tarafından alacaklılardan Demirtaş D.'ın  ölümü sebebiyle adı geçen yönünden takibin iptali talep edilmiş,  mahkemece, Demirtaş D.'ın üç alacaklıdan biri olduğu, 18.12.2008  tarihinde takipten önce vefat ettiği, Kadıköy 2. İcra Hukuk  Mahkemesi'nin 10.9.2009 tarihli kararı ile bu alacaklı yönünden takibin  iptaline karar verildiği gerekçesiyle şikayet reddedilmiştir. 
Kadıköy 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 10.9.2009 tarih ve 2009/1080  E. 2009/1140 K. sayılı kararı incelendiğinde: takip tarihinden önce  18.12.2008 tarihinde vefat eden alacaklı Ahmet Yüksel D. bakımından  takibin iptaline karar verildiği görülmüştür. 
Nüfus kaydı incelendiğinde: alacaklı Demirtaş D.'ın takip  tarihinden ( 22.5.2009'dan ) sonra 11.10.2009 tarihinde vefat ettiği  anlaşılmıştır. 
T.M.K.nun 
640.  maddesinde: "miras bırakanın ölümü ile birlikte paylaşmaya kadar  mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir  ortaklığın meydana geleceği, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip  olacakları, sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi  saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf  edecekleri" öngörülmüştür. 
Borçlar Kanunu'nun 397. maddesi uyarınca müvekkilin veya vekilin  ölümü ile vekalet sona erer. Mahkemece, alacaklı vekiline, veraset  belgesi ve bu veraset belgesine göre vekaletnameleri veya  muvafakatnameleri ibraz etmesi veya miras şirketine mümessil tayin  ettirerek mümessilden alacağı vekaletnameyi ibraz etmesi için mehil  verilmesi gerekir. İstenen veraset belgesi ile vekaletnameler veya  takibe muvafakatları gösteren belgeler ibraz edildiğinde, davacı  borçlunun şikayetinin reddi ile takibin devamına, aksi halde şikayetin  kabulüyle alacaklı D. D. yönünden takibin iptaline karar verilmesi  gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir. 
SONUÇ :  Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İ.İ.K. 
366 ve H.U.M.K.nun 
428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 6.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.