Mesajı Okuyun
Old 23-09-2015, 23:42   #3
Av. Nevzat Yağız

 
Varsayılan

Ben şöyle düşünüyorum Sayın meslekdaşım, zira Yargıtay kararları ve M.K.605/2 doğrultusunda borca batık tereke zaten reddedilmiş sayılır.
Yine, terekenin borca batık olduğunun tespiti ayrı bir dava ile talep edilebileceği gibi, mirasçılara karşı açılmış olan davada da savunma olarak ileri sürülebileceğini dair YARGITAY KARARI mevcut.

Bence borca batık olduğunu, yani murisin sağlığında mal varlığından daha yüksek borçlar altına girdiğini bilmeyen veya bilebilecek durumda olmayan mirasçıların, borca batıklığı bilmeden terekede tasarruf etmiş olmaları, murisin sonradan ortaya çıkan tüm borçlarını ödemek zorunda kalacakları anlamına gelemez, bu düşüncenin aksinin kabulü, kanunun "Borca batık terekenin tespitinin zamanaşımı da olmadan her zaman talep edilebileceği şeklindeki" ve özellikle "Borca batık terekenin zaten reddedilmiş bir tereke sayılacağı" şeklindeki hükümlerine aykırı olur. Zira kanunun amacı, borca batıklığı bilmeden bir an için iyiniyetle terekeyi kullanmış olan mirasçıları, murislerinin sağlığında onların haberi olmadan yaptığı ve mirasçıların belki de hayatlarının sonuna kadar ödeyemeyecekleri borçlar altına sokmaktan kurtarmaktır.

Netice olarak, muristen alacaklı olan kişinin, mirasçıların murisin tüm borçlarını aslında bilmekte oldukları halde terekede tasarruf etmiş olduklarını, yani mirasçıların kötü niyetli olduklarını ispat etmesi durumunda mirasçıların sorumluluğu doğabilecektir, bunun dışında mirasçıların borca batık terekenin borçlarından sorumlu olmayacakları sonucuna varmak gerekir.

Tabii olarak olayımızdaki mirasçılar borca batık terekeyi red etmiş sayılacaklarından, terekeden almış oldukları satım bedelini alacaklılara iade etmek durumunda olacaklardır.