06-08-2015, 10:09
|
#1
|
|
İrsaliye İle Çıkılan Ürünü Geri Almak
Merhaba Sayın Meslektaşlarım,
Forumda araştırma yaptım ancak benzer bir konu bulamadım.Bu yüzden bu konuyu açma gereksinimi hasıl oldu.
Müvekkilim bir şirket ve tekstil sektöründe faaliyet gösteriyor.Müvekkilin şirket yurtiçinde ve yurtdışında pek çok ünlü markaya üretim yapan üretici bir firmadır. Geçen günlerde başlarına bir iş gelmiş. Yurtiçinde ünlü ve tanınır ünlü bir markanın ürünlerini dikim için dışarıya fason iş çıkmışlar ve 2000 TL'si elden, 3000 TL'si bankadan gönderilmek üzere toplam 5000 TL ön ödeme yapılmış ancak işi alan dikim atölyesi işleri dikmediği gibi müvekkil şirketi oyalamış ve terminin sonlarına doğru ürünü dikmeyeceğini, kendisine sevk edilen kesilmiş kumaş,fermuar ve aksesuarları geri vermek için de 15.000TL daha para istediğini söylemiş. Yani işi üstlenen atölye hem işi yapmamış, hem ön ödeme 5000 TL almış, hemde müvekkil şirketten 15000 TL kendisine ödenmemesi halinde ürünleri geri vermemekle tehdit ediyor. Yani dolandırıcılığın diğer bir yolunu bulmuşlar.
Müvekkil şirketin terminini oyalamak suretiyle bitiren ve müvekkilin müşterisine karşı kalacağı zor durumdan istifade ederek para koparmak isteyen, üstelik ürünlere de el koyarak sebepsiz zenginleşen karşı taraf işin açığı açıkça müvekkili dolandırmaktadır.
Müvekkilin tarafımıza başvurusu üzerine doğrudan savcılığa başvurduk. Müvekkil ile birlikte savcı bey ile görüştük. Ürünleri ivedilikle almamıza yarayacak bir yol olup olmadığını sorduk. Çünkü ürünleri derhal alamadıktan sonra normal hukuki prosedür ile sürecek uzun süreden sonra artık ürünleri alsak bile müvekkil şirketin bir işine yaramayacaktı.Fakat savcı bey yapılabilecek hiçbir şey olmadığını, TCK md 155'e göre duyulan güvene aykırı davranmaktan işlem yapılabileceğini ve ürünleri almak için hukuk mahkemesine başvurmamız gerektiğini söyledi.Kendsine durumun acil olduğunu ürünleri hemen almamız halinde ise hiçbir anlam ifade etmeyeceğini anlattığımızda ise önlerine bu ve benzeri hergün onlarca dosya geldiğini ancak bu konuda kanunda boşluk olduğundan hiçbir şey yapamadıkları gibi daha vahim bir açıklama getirdi. Müvekkil şirketin başına gelen bu olay ile öğrendik ki piyasada bu şekilde göstermelik tekstil atölyesi olarak kurulan ve şirketleri dolandıran onlarca dolandırıcı varmış ve sektörde nerdeyse her şirketin başına bu ve benzeri olaylar geliyormuş. Fakat devlet bu konuda 3 maymnunu oynuyor ve hiçbir şey olmamış gibi olan bitene göz yumuyor. Gerek müvekkilin belalı bu adamlara bulaşıp başını daha başka dertlere sokmak istemeyişinden, gerek savcılığın yapabilecek birşeyi olmayışı (yada yapmak istemeyişi) gerekse de hukuk mahkemelerinden olumlu sonuç alınsa bile süren uzun yargılama sürelerinden dolayı müvekkil firma bari malımı kurtarayım, müşterim nezdinde prestijimi kaybetmeyeyim diyerek kanuni yoldan vazgeçti ve dolandırıcı olan karşı tarafla anlaşma yoluna gitti ve daha önceden ödediği 5000 TL'nin üzerine 8.500 TL daha ekleyerek ürünleri çekti.(Karşı taraf 8.500TL yi elden aldı, aksi şartı kabul etmedi.)
Ürünlerin toplam 3600 adetti.Ancak karşı taraf ürünleri 3000 adet olarak göndermiş.Yani 600 adedi kayıp. Karşı taraf bu 600 adet için şimdi ayrıca bir ödeme istiyor.
Bu durum artık müvekkilin canına tak etmiş durumda. Hukuki olarak elinin kolunun bağlı olmasından çok dertli. Gerçekten de herkesin gözü önünde savcılığın bilgisi dahilinde kanuni olarak dolandırılıyor.Artık birşey yapmak istiyor.
Tekstil sektöründe yerleşen teamül gereği ürünler üzerine herhangi bir işlem yapılmak üzere dışarı çıktığında herhangi bir sözleşme imzalatılmıyor. Sadece sevk irsaliyesi kullanılıyor. Bunun dışında ürünlerin karşı tarafa sevk edildiğine dair bir kanıt yok. İrsaliye'yi de imzalayan kişinin kim olduğu belli değil ismi yazılmamış. Ancak karşı taraf ürünleri müvekkilime geri verirken iade irsaliyesi düzenlememiş.
Burdan yola çıkarak ürünlerin yapılmadığı ve geri de iade edilmediği gerekçesi ile herhangi bir dava açılabilir mi? Böyle bir durumda irsaliyenin delil vasfı ne olur? Eser sözleşmeleri sözlü olarak yapılabiliyor ancak HMK gereği ancak 2500 TL'lik sözleşmeler senet bağlı olmaksızın ispatlanabiliyor. Bu yüzden tespit ve sebepsiz zenginleşme üzerine dava açsak ispat zorluğu çekeceğimizi düşünüyorum.
Ayrıca ilamsız icra takibi yapmakta aklıma geliyor. Çünkü karşı tarafın icra takibine karşı itirazda bulunabilecek hukuki bilgisi olduğunu sanmıyorum. İtirazda bulunmaz ve ödeme kesinleşirse icraya koyabiliriz diye düşünüyorum.Ancak neye dayanarak ilamsız icra takibini başlatabileceğimiz konusunda yardımınıza ihtiyacınız var.
Şimdiden yarımdıncı olan meslektaşlarıma teşekkür ederim.
|