Mesajı Okuyun
Old 22-06-2015, 17:26   #5
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın avrecepefe,
Mesajınızın üzerinden bayağı bir süre geçmiş ama araştırmam esnasında rastladığım mesajınıza cevap yazmak istedim...
Alıntı:
Yazan avrecepefe
...TMK. 229/2 uyarınca edinilmiş mal rejiminin tasfiyesi istenildiğinde, eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yapılan devirlerin eklenecek değerlerden olduğu belirtilmiştir. Yani 3. kişilere yapılan devirler geçerlidir ve iptali mümkün görünmemektedir.

Ancak Sayın Ömer Uğur Gençcan'ın Mal Rejimleri Hukuku isimli kitabının aynı konuya temas eden 1056. sayfasında; "devir işleminin iptali istenilmişse hakkı etkilenecek olan üçüncü kişiye husumet yöneltilmelidir denilmekte."
Devamında ise bahsi geçen ve aradığım Yargıtay İlamını örnek olarak vermekte. Şöyle ki "Davacı koca ortak birikimleri ile alınan ev ile aracın, davalı eşi tarafından kendisinden mal kaçırmak amacıyla tarafların ortak çocukları olan Ayşe Nevra Bülbül'e devredilmesine dair işlemin iptalini istemiştir. Dava, Ayşe Nevra Bülbül'ün de hukukunu etkilediği halde davaya dahil edilmeden eksik hasımla davanın görülüp yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır"

Künyesini bildirdiğim İlama şu sebeple ihtiyaç duymaktayım:
TMK 229/2 maddesi uyarınca açılacak davalarda kanun üçüncü kişiye yapılan kasıtlı devirlerin iptal edilebileceğinden değil, davanın 3. kişiye ihbarından bahsetmiştir. Eğer 3. kişiye davanızı ihbar ederseniz neticede hüküm altına alınan katılma alacağınızı tahsil edemediğiniz durumlarda yine TMK 241 gereğince bu 3. kişiye karşı eksik katılma davası açabiliyorsunuz.
Oysa Yargıtay ilamında iptalinin istenemeyeceği değil, iptali de isteniyorsa diye bir cümle söz konusu. Böyle durumlarda devredilen taşınmaz için 3. kişiye karşı iptal davası açabiliyorsak neden ihbar edip ikinci bir dava ile uğraşılsın. Bu sorunun çözümü için ilgili Yargıtay ilamının tamamını okumak gerektiği düşüncesiyle kararı aramaktayım...
Dikkat ederseniz Yargıtay, alıntıladığınız kısımda "iptal istenebilir" dememiş; iptal talebi varken kayıt malikine husumet yöneltilmemesini ve talebin, bu haliyle karara bağlanmasını bozma nedeni yapmış. Başka bir deyişle; kararda da belirtildiği üzere bozma gerekçesi davanın, "eksik hasımla" görülmüş olmasıdır, -andığınız konuyla sınırlı olmak üzere- iptal talep edilebileceği gibi bir kabul söz konusu değildir.

Alıntı:
Yazan Yargıtay 2 HD, 25.10.2010 T., E-K: 2010/16339-17563
... Dava Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı olmayıp, davacı vekilinin 19.2.2008 tarihli oturumdaki açıklamasına göre katılma alacağını azaltmak amacıyla yapılan taşınmaz devrinin iptaline ilişkindir. Türk Medeni Kanunun 229/2. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin devamı süresince diğerinin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler, tasfiyede edinilmiş mallara eklenecek değer olarak dikkate alınabilir. Yapılan devrin katılma alacağını azaltmak amacıyla yapıldığı sabit olsa bile; tasfiyede bedeli hesaba katılacağından; tapunun iptal ve tesciline karar verilemez. Bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir...