 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Av.Nevra Öksüz |
 |
|
|
|
|
|
|
Sayın Okyay,
Eklediğiniz kararda iyiniyete dair yapılan açıklamalar, taraflar arasındaki hukuki muamelenin geçerli olup olmadığıyla değil, bu muameleden dolayı karşı tarafın bir zararı husule gelmişse ehliyetsiz kişinin bu zararı tazmini gerekip gerekmediği ile ilgilidir.
Nitekim eklediğiniz kararda Yargıtay; yargılama esnasında alınan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Dördüncü İhtisas Dairesi raporunda 30.6.2010 tarihi ve sonrası esas alınarak kanaat bildirildiği, ipotek sözleşmesinin 14.6.2006 tarihli olup kısıtlama kararı da bu tarihten sonra verildiğine göre aslen kişinin, ipotek sözleşmesi tarihi olan 14.6.2006'da fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusundaki şüphe ve tereddütlerin giderilmesi gerektiğinden bahisle kararı bozmuştur. Ekli kararda Yargıtay'ın "sebepsiz zenginleşmede iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmak sonuca etkili değildir."şeklinde "sebepsiz zenginleşme"ye atfen yaptığı açıklama dahi kişinin, sözleşme tarihinde ehliyetsiz olması halinde sözleşmenin hukuki sonuç doğurmayacağı sebebiyledir.
İzah ettiğim hususu somut soruya uyarlarsak; kişi, sözleşme (müteahhit ile yapıldığına göre muhtemelen kat karşılığı inşaat sözleşmesi) tarihinde ehliyetsiz ise (ve bu husus ispatlanırsa) KKİS geçersizdir; sizin eklediğiniz karar ise, müteahhit inşaata başlamış ve imalatı varsa (veya başkaca zararı) bu imalatın bedelini (veya varsa zararının tazminini) ehliyetsiz kişiden talep edip edemeyeceğine dair açıklamaları muhtevidir.
|
|
 |
|
 |
|
Haklısınız da
Esasen 2 nolu cevabımda, ben de geçerli demedim.
Böyle bir şey olup da dâva açılsa bile ve her ne kadar, fiil ehliyeti bulunmasa dahi
mahkemece, icabında, "TMK' nun 2. maddesi (dürüstlük kuralları) re'sen nazara alınabilecektir" dedim...
Kolay gelsin...