Mesajı Okuyun
Old 28-05-2015, 14:30   #9
usta88

 
Varsayılan Bu Yargıtay kararında bağımlılık unsurunun esasları sayılmış.

T.C YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 2015 / 1078
Karar: 2015 / 2742
Karar Tarihi: 29.01.2015

ÖZET: Somut olayda, yerel Mahkemenin, “taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi kurulmadığına” ilişkin doğru olan gerekçesine göre, genel Mahkemelerin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esastan reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.(1475 S. K. m. 14) (4857 S. K. m. 1, 2, 8, 17, 32, 41, 46, 47, 57) (5521 S. K. m. 1)

Dava: Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatil ücreti, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, maaş alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 12.07.2004 tarihinde işçi olarak çalışmaya başladığını, sigortasının 25.08.2005 tarihinden itibaren yapıldığını, iş akdinin davalı işverenlik tarafından 31.01.2012 tarihinde haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatıyla fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil, yıllık izin ücretiyle maaş alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, açılan davanın yersiz olduğunu, davacının müvekkili şirkette fiili çalışmasının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, taraflar arasında 4857 sayılı yasa anlamında işçi işveren ilişkisinin kurulmadığı, fiili çalışmanın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

D) Temyiz: Kararı davacı temyiz etmiştir.

E) Gerekçe: Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.

4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenlerle işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.

Kanunun 2 nci maddesinde bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyle tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak tanımlanmıştır. İşçi ve işveren sıfatları aynı kişide birleşemez.

Yasanın 8 inci maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.

İş sözleşmesini eser ve vekâlet sözleşmelerinden ayıran en önemli ölçüt bağımlılık ilişkisidir. Her üç sözleşmede, iş görme edimini yerine getirenin iş görülen kişiye (işveren-eser sahibi veya temsil edilen) karşı ekonomik bağımlılığı vardır.

İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukuki-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukukî bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İşçi edimini işverenin karar ve talimatları çerçevesinde yerine getirir. İşçinin işverene karşı kişisel bağımlılığı ön plana çıkmaktadır. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini, işçinin işverenin talimatlarına göre hareket etmesi ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, işçinin bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli, kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin ölçüt teşkil etmez. İşçinin işverenin belirlediği koşullarda çalışırken kendi yaratıcı gücünü kullanması ve işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz. Çalışanın işyerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmaması, kâr ve zarara katılıp katılmaması, karar verme özgürlüğüne sahip bulunup bulunmaması bağımlılık unsuru açısından önemlidir.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 inci maddesine göre, iş mahkemelerinin görevi “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi” dir. İşçi sıfatını taşımayan kişinin talepleriyle ilgili davanın, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir.

Somut olayda, yerel Mahkemenin, “taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi kurulmadığına” ilişkin doğru olan gerekçesine göre, genel Mahkemelerin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esastan reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.01.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)