Merhaba,
Takıldığınız noktada çok haklısınız.
Öncelikle, açtığınız boşanma davasında ön inceleme duruşmasına kadar yoksulluk nafakası talep etmediyseniz ve sonrasında ıslah ile talep sonucunuzu arttırmadıysanız; 6100 sayılı HMK. sonrasında açılmış davalarda Yargıtay aynen mahkemenin verdiği karar gibi davranmaktadır.
Yani HMK. sonrası eski içtihatlarından dönmüştür.
Bakınız:
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=83787
Son dakika içtihat değişikliği olmazsa, temyizden bir sonuç alamayacaksınız.
Bu arada kesinleşen BOŞANMA hükmü var. Ve sizin, kesinleşmeden itibaren 1 yıl içinde mutlaka yoksulluk nafakası davası açmanız gerekmekte.
O halde, açacağınız yeni dava için, derdestlik itirazı geçerli olmayacaktır. Sadece yoksulluk nafakası mahkemesi, Yargıtay sonucunu "bekletici mesele" yapmalıdır.
Mahkeme aksi kanaatte olsa dahi bu kararı temyiz etmeniz bile size zaman kazandıracaktır. Boşanma dosyası, bozulursa sorun kalmayacak. Boşanma dosyasında karar onanırsa, sizin açtığınız dava görülmeye devam edecektir.
Farklı davranırsanız hak kaybına uğrayacağınızı düşünüyorum.
Örnek bir karar:
 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/6324
Karar: 2005/6688
Karar Tarihi: 20.06.2005
Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Karar: Davacı, 15.10.2003 tarihli dilekçesi ile; boşanmakla yoksulluğa düştüğünü ileri sürerek aylık 200.000.000 lira yoksulluk nafakasının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, kesin hükmün varlığı, zamanaşımının dolduğu ve yoksulluk şartının gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile aylık 125.000.000 lira yoksulluk nafakasının boşanma kararının kesinleştiği 27.3.2003 tarihinden itibaren birikmiş miktarı ile birlikte tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, davalının açtığı boşanma davasında davacı 10.000.000.000 lira manevi tazminat istemiş ise de yoksulluk nafakası talebinde bulunmamış, 13.12.2001 tarihli karar ile MK.134/son maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, 1.000.000.000 lira manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş, kararı davacı vekili manevi tazminat ve faiz yönünden 8.2.2002 tarihli dilekçe ile temyiz etmiş, boşanma yönünden temyiz edilmeyen hüküm bu tarih itibariyle temyiz süresinin dolması üzerine kesinleşmiş olmasına rağmen, mahkemece temyiz edildiği kabul edilerek 27.3.2003 tarihi itibariyle kesinleştirilmiş ise de bu tarih hatalı olmuştur. O nedenle gerçek kesinleşme tarihine göre 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu için davanın reddi gerekirken, bu yönden inceleme yapılmaması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, 28.11.1956 gün ve 15 E.- 15 K. İBK. göre, nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tesbiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade edeceği gözetilmeden, dava tarihinden öncesi içinde nafaka tahsili doğru değildir.
Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.06.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. |
|
 |
|
 |
|
**Yukarıda lehinize gibi gözüken HGK Kararı HMK öncesi dönemde açılmış bir davaya ilişkindir.
 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
Zaman bakımından uygulanma
MADDE 448- (1) Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır. |
|
 |
|
 |
|
HMK Tamamlanmamış işlere uygulanır.
Saygılarımla,