|
|
|
|
...Müvekkil bir inşaat firmasının yapıp tamamlayacağı bir binadan 120.000,00 TL bedel ile konut amaçlı bir adet gayrimenkul alımına ilişkin iki şahit huzurunda adi bir sözleşme imzalamıştır. Taşınmaz için kararlaştırılan bedelin 80.000,00 TL' si sözleşme imza edildiği an verilmiş kalan 40.000,00 TL nin ise tapu devri sağlandıktan sonra verileceği konusunda anlaşılmıştır. Müvekkile konut teslimi sağlanmış fakat tapu devri tüm sözlü başvurulara rağmen gerçekleştirilmemiştir. Ayrıca müvekkil tarafından verilen bilgiye göre tapu kaydında satıcı lehine ipotek mevcuttur (Bu husus tapu kayıtları incelenerek tespit edilecektir. Fakat müteahhitin kendi üzerinde kayıtlı bulunan bir taşınmaza yine kendisi lehinde ipotek tesis etmekte hukuki yararı bulunmayacağı kanaatinde olduğum için bu konuda bir yanlışlık olduğu düşüncesindeyim) Bilindiği üzere, bahsi geçen sözleşmenin kanunda öngörülen resmi şekilde yapılması gerekmektedir. Fakat Yargıtay BGK bir kararında sözleşmede öngörülen edimlerin büyük oranda getirilmesi halinde sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesi iyi niyet kurallarına aykırı olarak değerlendirmektedir. Şimdi biz firma aleyhinde tüketici mahkemeleri nezdinde tedbir talepli tapu iptali ve tescili davası açmayı planlamaktayız. Buna göre;
1) Daha evvel benzer bir dava açmış olan meslektaşım var mıdır? Sözleşmenin geçersizliği hususu; uyuşmazlığa konu dairenin Kat Mülkiyeti Yasası' na tabi oluşu, konutun teslim edilmiş ve müvekkil tarafından fiilen kullanıyor olması ve müvekkilin de edim yükümlülüğünü yerine getirmiş olması nedeniyle göz ardı edilebilir ve dava lehimize sonuçlanabilir mi?
2) Bahsi geçen ipoteğin 3. bir şahıs lehine kurulmuş olması ihtimaline karşılık, aynı dava ile işbu ipoteğin kaldırılması talep edilebilir mi?
Kıymetli görüşlerinizi bekler, esenlikler dilerim.
|
|
 |
|
 |
|
İnşaat firması, KKİS ile inşa ettiği yerde kendisine düşecek bağımsız bölümün satışını vaad etmişse alacağın temliki hükmünde olan satış yazılı şekilde yapılmış olmakla geçerlidir. Konu bu şekilde değilse:
28.5.2014'te yürürlüğe giren 6502 S.K. öncesi:
|
|
|
|
...Tapuda kayıtlı bur taşınmazın mülkiyetin devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilmeyeceğine; bununla beraber Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hallerinde; olayın özelliğine göre hakimin M. K. nun 2. maddesini gözeterek açılan tescil davasını kabul edebileceğine...
|
|
 |
|
 |
|
Kararın tamamı için:
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=5100
6502 S.K.'un yürürlüğü sonrasında:
m.40/1: "Ön ödemeli konut satış sözleşmesi, tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın satış bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen veya kısmen ödenmesinden sonra taşınmazı tüketiciye devir veya teslim etmeyi üstlendiği sözleşmedir."
m.41/1: "Ön ödemeli konut satışının tapu siciline tescil edilmesi, satış vaadi sözleşmesinin ise noterde düzenleme şeklinde yapılması zorunludur. Aksi hâlde
satıcı, sonradan sözleşmenin geçersizliğini tüketicinin aleyhine olacak şekilde ileri süremez."
Neticede sözleşmenin geçersizliği söz konusu değildir.
Davanızı tüketici mahkemesinde; ipotek alacaklısı ve müteahhide karşı ipoteğin terkini ile tapunun ipotekten ari olarak iptali ve müvekkiliniz adına tescili (ipotek alacaklısının iyiniyetli olmadığını ispatlayabilirseniz ipoteğin terkinine karar verilebilir); olmazsa ödenen bedelin iadesi şeklinde ikame edebilirsiniz.
P.S: Konunun hukuki ihtilaftan kaynaklı olması sebebiyle dolandırıcılık şikayetinden herhangi bir sonuç alabileceğinizi sanmıyorum.