Mesajı Okuyun
Old 07-05-2015, 16:27   #3
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Ek karar :)))

Avukatın işi takipten vazgeçmesi, azli ve ücretin gününde ödenmemesi:

Madde 174 - Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret istiyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır.

Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.

Anlaşmaya göre avukata peşin verilmesi gereken ücret ödenmezse, avukat işe başlamakla zorunlu değildir. Bu sebeple doğabilecek her türlü sorumluluk iş sahibinindir. Yazılı sözleşmedeki diğer ödeme şartlarının yerine getirilmemesinden dolayı avukat işi takip etmek ve sonucunu elde etmekten mahrum kalırsa sorumluluk bakımından aynı hüküm uygulanır.


13.Hukuk Dairesi
Esas: 1988/5926
Karar: 1989/360
Karar Tarihi: 03.03.1989

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, davalı Belediye Başkanlığı ile 22.6.1984 tarihinde 5 yıl süreli avukatlık sözleşmesi yaptıklarını, sözleşmeye göre Belediyenin hukuki işlerini ve davalarını takip etmek görevini üstlendiğini, buna karşılık Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen ücretin 1/2’sinin peşin ve diğer 1/2’sinin işin bitiminden sonra ödeneceğinin ve avukatın kusuru olmaksızın azledildiği taktirde kendisine takip ettiği davaların bakiye 1/2 ücretinin hemen ödenmekle birlikte haksız azilden dolayı avukata ayrıca 3.000.000 lira cezai şart ödenmesinin kararlaştırıldığını davalı Belediyenin 25.11.1985 tarihinde gönderdiği yazı ile mukaveleli çalışma şeklimizin yasaya uymadığından bahisle sözleşmenin feshedildiğini bildirdiği, bu durumda Avukatlık Kanununun 174. maddesi gereğince takip ettiği davalara ait ücretlerin tamamı ile ayrıca sözleşmenin 5 yıl geçmeden ve kusuru olmadan fesih edilmesi sebebiyle sözleşmede belirtilen toplam 3.000.000 lira cezai şartın ödenmesi gerektiğini ileri sürerek toplam 9.340.042 liranın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı, davacının sözleşmeli olarak çalıştırılmasının müfettiş raporuna göre mümkün olmaması sebebiyle sözleşmenin feshedildiğini, Avukatlık Ücret Sözleşmesinin cezai şart konulamayacağını ve geçersiz olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Vekalet akdi, hizmetle ilgili diğer akitlere nisbetle daha sıkı bir şekilde karşılıklı itimada dayanır ve bu itimad akdin önemli bir özelliğini teşkil eder.

Bu nedenle taraflardan her biri akdi her zaman feshedebilir, yani kanunun tabiri ile vekaletten azil ve ondan istifa her zaman caizdir (BK. md. 396/1). İstifa ve azil hakkından önceden feragat etmek caiz değildir. Doğrudan doğruya feragat caiz olmadığı gibi, dolayısıyle feragat manasını tazammun eden anlaşmalar dahi muteber değildir. Mesela istifa veya azil hakkından feragati önlemek maksadıyla cezai şart taahhüdü geçerli değildir. Ancak azil ve istifa hakkını tahdit etmemekle beraber münasip olmayan bir zamanda veya esassız sebeplere dayanarak yapılan azil ve istifadan dolayı meydana gelen zararı diğer taraf ödemek zorundadır (BK. md. 396/2).

Öte yandan Avukatlık Kanununun 174/2. maddesi gereğince azil haklı bir sebebe dayanmıyorsa vekâlet ilişkisi sona ermekle beraber vekil ücretin tamamını isteyebilir. Avukatlık Kanunu'ndaki bu özel hüküm gereğince azil halinde avukat herhangi bir iş yapmamış olsa bile ücretin tamamına hak kazanacağı açıklanmak suretiyle haksız azlin cezai şartı özel olarak gösterilmiş bulunmaktadır. Bunun dışında ayrıca haksız azil için sözleşme ile cezai şart kararlaştırılması, vekalet aktinin yukarıda açıklanan niteliği, avukatlık mesleğinin özelliği ve Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesi hükmü karşısında yasaya uygun bulunmadığından Borçlar Kanunu'nun 19. ve 20. maddeleri hükümlerine göre geçersizdir.
Mahkemece bu yön re'sen gözetilerek cezai şarta ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken cezai şartında tahsiline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda 2. bentte açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, 1. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, peşin haran istek halinde iadesine, 03.03.1989 gününde oybirliği ile karar verildi.

Saygılarımla,