Mesajı Okuyun
Old 07-05-2015, 09:45   #3
Av.Emre Şahin

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1995/12-296

K. 1995/404

T. 19.4.1995

• İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Duruşmada da İstenebileceği )

• İCRA İNKAR TAZMİNATI TALEBİNDE SÜRE

• SÜRE ( İcra İnkar Tazminatı Talebinde )

• DAVANIN GENİŞLETİLMESİ YASAĞI ( İcra inkâr tazminatı )

1086/m.185

2004/m.67,68,69,72,169,170

ÖZET : 1 )Görülmekte olan bir dava sırasında oluşacak zarar miktarı dava açılması sırasında bilinmesi mümkün olmadığına göre, alacaklının bu tür davalar sırasında oluşabilecek tüm zararını alabilmesi amacıyla icra inkar tazminatına hükmedebilmek için ( talep ) şartı bulunan hükümlerdeki bu şartın sadece dava dilekçesinde yer alması gerektiğinin ileri sürülmesinin, hükmedilecek bu tazminatın niteliği ve kapsamı ile bağdaşmadığı görülmektedir.

2 ) Bunun dışında yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre, icra inkar tazminatına, görülen davada hükmedilmesi gerektiği, bu tür tazminatın ayrı bir dava ile istenemeyeceği de dikkate alındığında, talep şartının sadece dava dilekçesi ile sınırlanmasının menfaatler dengesine uygun düşmediğinden bir başka deyişle, adaletli sonuç doğurma imkanı tanınmadığından bu görüş benimsenmemiştir.

3 ) Kaldı ki dava dilekçesinde icra inkar tazminatı istenilmemişsede ilk oturumda davacı vekilince, sözlü olarak bu tazminat talep edilmiş ve davalılarca o anda bu isteğe açıkca karşı çıkılmamış bulunulmaktadır.

DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın kaldırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tavşanlı İcra Tetkik Mercii`nce davanın kabulüne dair verilen 16.6.1994 gün ve 16/30 sayılı kararın incelenmesi davacı alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 28.10.1994 gün ve 12892-13256 sayılı ilamı ( ...Her ne kadar alacaklı vekilinin itirazının kaldırılması istemini içeren 23.3.1994 tarihli dilekçesinde tazminat istemi yok ise de, adı geçen 21.4.1994 tarihli duruşma sırasında tazminat talebinde bulunulduğu görülmektedir. İİK.`nun 68 /son maddesinde itirazın kaldırılması isteminin kabulü halinde borçlu aleyhine tazminata hükmedileceği öngörülmüş, bu istemin süreye bağlı olduğu hususunda bir koşula yer verilmemiştir. Bu nedenle tazminat istemine muvafakat edilmediğinden bahisle bu talebin reddi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Uyuşmazlığın dayanağı olan İ.İ.K`nun 68 /son maddesinde ve aynı Kanunun 169/a6, 170/3 maddelerinde, icra tetkik merciinde yüzde kırktan aşağı olmamak üzere hükmedilmesi öngörülen tazminatlar, özellikle borçluların süre kazanmak kastıyla takibe karşı yaptıkları haksız itirazların önlenmesi ve alacaklıları da, takiplerde daha dikkatli olmaya sevketmek için konulmuştur. Zararın başladığı tarihten yargılama süresinin sonuna kadar oluşacak taraf zararlarının, karşılanmasını amaçlamaktadır. İİK.`nun 68 /son, 169/a-6 maddelerinde bu tazminatı talep için belirli bir süre koşulu öngörülmemiştir. İ.İ.K.`nun 170/3 maddesinde ise, tazminata hükmedilmesi için talep şartı dahi aranmamaktadır. Açıklanan nitelikleri gözönüne alındığında, HUMK.`nun 185. maddesindeki -davanın, karşı tarafın iznine bağlı olarak tevsi edilebileceği- kuralının, takip hukukuna ilişkin bu tazminatlar yönünden uygulama yeri bulunmamaktadır.

Öte yandan, doktrinde benimsenen ve mahkemece de kabul edildiği şekilde, İ.İ.K.`nun 68. maddesindeki icra ve inkar tazminatının, talep şartına bağlı olması nedeniyle bu talebin mutlaka dava dilekçesinde yer alması gerektiği aksi halde iddianın genişletilmesi savunması ile karşılaşılabileceği görüşünün icra inkar tazminatının özelliği ve niteliği ile bağdaşıp bağdaşmayacağı üzerinde de durulmalıdır. Bilindiği üzere uygulamada icra inkar tazminatı olarak nitelendirilen bu tazminat türü, İ.İ.K.`nun sadece dava konusu olan 68. maddesinde değil, aynı Yasa`nın 67, 68/a, 69, 72, 169/a ve 170. maddelerinde de yer almış bulunmaktadır. Bu tür tazminatın amacı bir yönden, borçluları dayanaksız bir şekilde icra takibine itiraz etmekten men etmek, diğer yandan ise itiraz veyahut ihtiyati tedbir alınmak suretiyle durdurulan icra takibi nedeniyle alacağına zamanında kavuşmayan alacaklının bu sebepten kaynaklanan zararın ayrı bir davaya gerek olmaksızın giderilmesini sağlamaktır. İşte bu nedenledir ki, Yasa`da icra inkar tazminatına taban olarak % 40 oranı öngörülmekle yetinilmemiş, alacaklının ileri sürüp kanıtlayabilmesi halinde tazminata bu oran üzerinde de hükmedileceği kabul edilmiş bulunulmaktadır. Yukarıda sayılan tüm maddelerde varsayılan zarar, icra takibine itiraz veyahut ihtiyati tedbir kararı alınıp, uygulanması anında itibaren başlayıp, itirazın kaldırılması, itirazın iptali, veyahut menfi tesbit davası sonuçlanıncaya kadar olan devrede oluşan zarardır. Görülmekte olan bir dava sırasında oluşacak zarar miktarı dava açılması sırasında bilinmesi mümkün olmadığına göre, alacaklının bu tür davalar sırasında oluşabilecek tüm zararını alabilmesi amacıyla icra inkar tazminatına hükmedebilmek için ( talep ) şartı bulunan hükümlerdeki bu şartın sadece dava dilekçesinde yer alması gerektiğinin ileri sürülmesinin, hükmedilecek bu tazminatın niteliği ve kapsamı ile bağdaşmadığı görülmektedir. Bunun dışında yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre, icra inkar tazminatına, görülen davada hükmedilmesi gerektiği, bu tür tazminatın ayrı bir dava ile istenemeyeceği de dikkate alındığında, talep şartının sadece dava dilekçesi ile sınırlanmasının menfaatler dengesine uygun düşmediğinden bir başka deyişle, adaletli sonuç doğurma imkanı tanınmadığından bu görüş benimsenmemiştir.

Kaldı ki dava dilekçesinde icra inkar tazminatı istenilmemişsede ilk oturumda davacı vekilince, sözlü olarak bu tazminat talep edilmiş ve davalılarca o anda bu isteğe açıkca karşı çıkılmamış bulunulmaktadır.

Bu itibarla Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA oyçokluğuyla karar verildi.
Adnan Bey bulduğum bu kararda ki görüş icra inkar tazminatının davanın her aşamasında istenebiliceği yönünde diyebilir miyiz ?