|
kazandım galiba
Arkadaşlar, 2009 yılında açmış olduğum ve 2010 yılında burada dile getirmiş olduğum davada ikinci yargıtay incelemesi sonucu lehime güzel bir karar çıktı ve benim bildiğim kadarıyla böyle bir karar yok. Sizinle de paylaşayım dedim.
T.C.
YARGITAY
23.HukukDairesi
ESAS NO:2014/9089
KARAR NO:2014/7785
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ:19/02/2013
NUMARASI:
ASIL VE BİR. DAVADA
DAVACILAR:Vekilleri Av. Afşın Burak ÖZTÜRK
ASIL DAVADA
DAVALILAR:
BİR. DAVADA
DAVALILAR: 2-T.Garanti
Bankası
A.Ş.
3-Aydın Belediye Başkanlığı
4-T.C. Ziraat Bankası A.Ş.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescile ilişkin asıl, şerhlerin kaldırılmasına ilişkin
birleşen davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın
kısmen kabulüne, birleşen davanın reddineyönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve
birleşen davada davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup
düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl davada davacılar vekili, taraflar arasında imzalanan 06.09.2007 tarihli arsa payı
karşılığı inşaat sözleşmesine ve eki krokiye göre, 70 m² büyüklüğündeki 10 no'lu dükkanın
arsa sahibi müvekkillerine ve 20-23 m² büyüklüğündeki 12 no'lu dükkanın dadavalı yüklenici
San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne ait olacağının
kararlaştırıldığını, ancak davalı şirket yetkilisi diğer davalı Mustafa Uçar'ın, vekaletnamedeki
yetkisini kötüye kullanarak, dükkan numaralarını birbiri ile değiştirip, 70 m² büyüklüğündeki
dükkanı 12 no'lu bağımsız bölüm olarak tescil ettirdiğini, daha sonra da bu dükkanı muvazaalı
olarak dava dışı Davut Uçar isimli kişiye sattığını, bu kişinin de kısa bir süre sonra söz konusu
dükkanı davalı şirkete sattığını ileri sürerek, 12 no'lu bağımsız bölümün, davalı San. ve Tic. Ltd. Şti. adına olan tapu kaydının iptali ile tüm
tahditlerinden ari şekilde müvekkilleri adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı Mustafa Uçar, iddiaların gerçek dışı olduğunu, hiç bir zaman diğer
davalı şirketin yetkilisi olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı San. ve Tic. Ltd. Şti.
temsilcisi, iddiaların gerçek dışı olduğunu, dava konusu dükkanı banka kredisi kullanarak
satın aldıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca
yükleniciye verilecek dükkanın20-23 m² arasında olacağının kararlaştırıldığı, sözleşmedeki
krokiye göre yükleniciye bırakılması gereken dükkan 12no'lu dükkan iken daha sonra 10 bağımsız bölüm numarası verilerek davacının uhdesinde bırakıldığı, davacılara
verilmesi gereken 70 m²'lik dükkana ise 12 bağımsız bölüm numarası verildiği, uyuşmazlık
konusu dükkanın değeri 75.000,00 TL iken davalı tarafta kalması gereken dükkanın 25.000,00
TL değerinde olduğu, davalı San. ve Tic. Ltd. Şti'nin
ortağı olan davalı Mustafa Uçar'ın vekalet ilişkisini kötüye kullanarak muvazaalı olarak
taşınmazı dava dışı Davut Uçar'a devrettiği, Davut Uçar'ın 18 gün sonra taşınmazı tekrar
davalı şirkete devrettiği gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile davalı şirket adına kayıtlı 12 no'lu
bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile eşit paylarla davacılar adına, davacılar adına kayıtlı
10 no'lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davalı şirket adına kaydına, fazlaya ilişkin
istemin reddine dair verilen karar,davacılar vekilinin temyiz istemi üzerine Yargıtay 15.
Hukuk Dairesi'nin 12.10.2011 tarih ve 2010/3775 E, 2011/5854 K sayılı ilamıyla, davacılar
vekilince 23.03.2010 tarihli dilekçe ile dava konusu 12 no'lu bağımsız bölümün tapusunun
iptali ile tüm tahditlerinden ari şekilde tescilinin talep edildiği, bu isteme karşı davalı tarafça
herhangi bir itiraz ileri sürülmediği, 12 no'lu taşınmazın tapu kaydında lehine tahdit konulan
gerçek ve tüzel kişilerin davanın tarafı olmalarının zorunlu olduğu, bu durumda bu kişiler
hakkında dava açılması için davacılar vekiline süre verilmesi, açılan davanın eldeki dava ile
birleştirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada verilen süre üzerine açılan
birleşen davada davacılar vekilince, 12 no'lu bağımsız bölüm üzerindeki tahditlerin
kaldırılması talep ve dava edilmiştir.
Birleşen davada davalı Ziraat Bankası A.Ş. vekili, San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin kredi borcu nedeniyle taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini,
gerek takip tarihinde gerekse ipoteğin tesis edildiği tarihte tapu kaydı üzerinde bunu
engelleyici bir kayıt bulunmadığını, TMK'nın 1023. maddesi uyarınca iyiniyetli olan
müvekkilinin kazanımının korunması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı Garanti Bankası A.Ş. vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki
sözleşme ilişkisinden haberdar olmadığını, borcundan dolayı MDT İnş. Taah. İnş. Malz. Turz.
Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı taşınmaz üzerine iyiniyetle haciz konulduğunu ileri
sürerek, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı Aydın Belediye Başkanlığı, müvekkili lehine konulan haczin
iki yıllık satış isteme süresi dolduğundan düştüğünü ve yenilenmediğini savunarak, davanın
reddine istemiştir.
Birleşen davada davalı Racibe Mercan, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre;
asıl davada davalı Mustafa Uçar'ın vekalet yetkisini kötüye kullanarak, taraflar arasındaki
sözleşme uyarınca davacılara ait olması gereken 12 no'lu bağımsız bölümü muvazaalı olarak
önce dava dışı Davut Uçar'a, bu kişinin de aradan 18 gün geçtikten sonra asıl davada davalı
şirkete tapuda devrettiği, bu bakımdan asıl davadaki istemin yerinde olduğu, davalı Aydın
Belediye Başkanlığı'nın alacaklı olduğu icra dosyasında 06.03.2009 tarihinden bu yana işlem yapılmadığı, taşınmaz üzerine diğer davalılarca konulan ipotek ve hacizlerin tamamının dava
tarihinden önce tesis edildiği, lehlerine tahdit konulan birleşen davanın davalılarının, asıl
davanın tarafları arasındaki ilişkileri ve tapu iptaline neden olan devir işlemlerindeki vekaletin
kötüye kulanılması ya da muvazaa olgusunu bilmelerinin mümkün olmadığı, bu kişilerin kazanımlarının ortadan kaldırılmasının hakkaniyetle bağdaşmayacağı gerekçesiyle,
asıl davanın kabulü ile 12 no'lu bağımsız bölümün davalı San. ve Tic. Ltd. Şti. adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline,davacılar adına kayıtlı olan 10 no'lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davalı San. ve Tic. Ltd. Şti. adına tesciline, birleşen davada, davalı Aydın Belediye Başkanlığı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Asıl davada davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Asıl dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davacı arsa
sahiplerine ait olduğu ileri sürülen 12 no'lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ve
davacılar adına tescili istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK'nın 26/1 maddesi; "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır;
ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha
azına karar verebilir." hükmünü içermektedir.
Mahkemece, 23.03.2010 tarihli ilk kararda da 10 no'lu bağımsız bölümün davacılar
adına olan tapu kaydının iptali ile anılan davalı adına tesciline karar verilmiştir. Davacılar
vekilince hüküm bu yönden de temyiz edilmiş olup, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nce bu temyiz istemi ile ilgili olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmemiş, hüküm yukarıda
özetlenen diğer temyiz istemi yönünden asıl davada davacılar lehine bozulmuştur. Asıl davada
davacılar vekilinin kendileri adına kayıtlı 10 no'lu bağımsız bölümün davalı şirket adına tescil
edilmesine yönelik temyiz istemi yönünden Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nce herhangi bir karar
verilmemiş olduğundan, taraflardan herhangi biri lehine bozmaya uyulması ile usuli
kazanılmış hak oluşmamış olduğu kabul edilerek asıl davada davacılar vekilinin bu husustaki
temyiz isteminin incelenmesine geçilmiştir.
Mahkemece, dava konusu 12 no'lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptaline karar
verildikten sonra davalı San. ve Tic. Ltd. Şti.
tarafından, davacılar adına kayıtlı 10 no'lu bağımsız bölüme ilişkin olarak harcı yatırılarak
açılmış bir karşı dava olmamasına rağmen, 10 no'lu bağımsız bölümün davalı şirket adına
tesciline karar verilmesi HMK'nın 26/1. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine
aykırı olmuştur.
2-Birleşen davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dosya kapsamından, davacı arsa sahipleri ile davalı yüklenici San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında Aydın 2. Noterliği'nde 06.09.2007 tarih ve 18197 Y.sayılı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin "İşin Teslimi"
başlıklı 11. maddesinde, yüklenicinin yer tesliminden itibaren en geç 18 ay içerisinde yapı
kullanma izin belgesini almaya hazır olacak biçimde işi bitireceği ve mal sahibine teslim
edeceğinin kararlaştırıldığı, 28.08.2008 tarihinde kat irtifakının oluşturulduğu, dava konusu
12 no'lu bağımsız bölümün tapu kaydına birleşen davada davalı Racibe Mercan'ın alacaklı olduğu icra dosyasında 14.11.2008 tarihinde, davalı T.Garanti Bankası A.Ş.'nin alacaklı
olduğu icra dosyalarında 29.12.2008 tarihinde haciz konulduğu, davalı T.Ziraat Bankası A.Ş.
tarafından ise aynı taşınmaz ile ilgili 26.09.2008 tarihinde ipotek tesis edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre davacı arsa sahiplerine düşen
70 m²'lik dükkanın bağımsız bölüm numarasının davalı yüklenici tarafından değiştirildiği,
davalı Mustafa Uçar tarafından vekalet görevini kötüye kullanarak dava dışı üçüncü kişiye devredildiği, bu kişi tarafından kısa sürede davalı yükleniciye devredildiği,
devirlerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle 23.03.2010 tarihli ilk kararla,12 no'lu bağımsız
bölümün tapu kaydının iptaline karar verilmiş, bu karar davalılarca temyiz edilmemiştir.
Henüz işin başında arsa sahiplerince yükleniciye bir kısım tapu paylarının devredilmesi ona
finans kolaylığı sağlamak amacıyla yapılmış olup, avans niteliğindedir. Arsa payı karşılığı
inşaat sözleşmesi ile ilgili tapuda herhangi bir şerh bulunmamakta ise de, sözleşmenin
imzalanmasından sonra, henüz teslim süresi dolmadan, yüklenicinin henüziş bedeli olarak
kararlaştırılan arsa payını hak etmediği bir aşamada, arsa üzerinde kat karşılığı inşaat
yapıldığı açıkça belli veya ufak bir araştırmayla belirlenebilir olduğu halde dava konusu
bağımsız bölüm üzerine konan haciz ya da ipotek şerhlerinden dolayı birleşen davada
davalıların iyiniyetli olarak kabul edilmeleri mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece, dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydındaki
birleşen davada davalılarca konulan ipotek ve haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmesi
gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ:
Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacılar
vekilinin (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacılar temyiz
itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl ve birleşen davada davacılar yararına
BOZULMASINA
,
peşin alınan harçların istek halinde iadelerine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde
karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|