Mesajı Okuyun
Old 23-03-2015, 13:24   #3
av.osmankavak

 
Varsayılan

Aynı zamanda ortada suç oluşturan bir fiil varsa uzamış ceza zamanaşımı uygulanır
Alıntı:
Yazan mhilmi
Merhaba meslektaşlarım.

Kısaca olayı özetleyeyim. Müvekkilin iş kazası 28.12.2010 tarihinde. Üniversite hastanesinden alınan %13 maluliyet oranlı rapora göre Şubat 2011 tarihinde işverene karşı dava açtım. Bu arada maluliyetin belirlenmesi amacıyla SGK'ya başvurdum. SGK maluliyeti %0 olarak belirledi. Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz ettim oradan da %0 oranı çıktı.

Daha sonra işverene karşı açtığım davada, maluliyet oranının tespiti ile ilgili Adli tıp Genel Kurulundan 13.11.2014 tarihinde rapor alındı. Bu rapora göre maluliyet %20. Bu orana göre SGK ya tekrar başvurdum ve yine reddedildi. İşverene açtığımız davada, SGK'ya maaş bağlanması için dava açmam için süre verildi ve bu dava bekletici mesele yapıldı. Ben de SGK'yı adli tıp genel kurulu raporuna karşı dava ettim.

Buraya kadar bir sorun yok. Sorun SGK'ya açtığım dava sonuçlanıncaya kadar, işverene açtığım davanın zamanaşımına uğrama ihtimali. Zira Aralık 2014 tarihi itibariyle maluliyet kesinleşti. Eski BK göre zaman aşımı süresi 1 yıl. Ancak yeni BK'ya göre zaman aşımı süresi 2 yıl.

TÜRK BORÇLAR KANUNUNUN YÜRÜRLÜĞÜ VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN madde 5'te "Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. Ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanununda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur." denmekte.

Benim anlattığım olayda zamanaşımı süresinin bana göre maluliyetin kesinleştiği tarihte başlaması lazım. ancak hakdüşürücü bir süre olduğu için emin olmak istiyorum. Kaza tarihi ve dava tarihi eski kanun yürürlükteyken oldu ancak maluliyetin kesinleşmesi yeni kanun yürülükteyken. İşverene açtığım davada zamanaşımı 1 yıl mıdır 2 yıl mıdır? Kanun yeni olduğu için içtihat bulamadım. sizin fikirleriniz nedir.

Teşekkür ederim.

Merhabalar
Bu karar işine yarar sanırım.
"Maluliyet oranında bir artma olduğu taktirde, bu durum yeni bir olgu olup artan miktar için ayrı bir dava açılabilmesi mümkündür. Artan maluliyet farkı için ayrıca manevi tazminat da istenebilir.
Dava, meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan davacı isçinin maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, 18.01.1994 tarihli rapora göre belirlenen %71 sürekli iş göremezlik oranı bakımından davalının zaman aşımı definin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Meslek hastalığı yada iş kazası nedeniyle belirlenen maluliyet oranında bir artma olduğu taktirde, bu durum yeni bir olgu olup artan miktar için ayrı bir dava açılabilmesi mümkündür. Meslek hastalığından kaynaklanan tazminat davalarında zaman aşımı süresi Borçlar Kanununun 125. maddesi gereğince 10 yıldır. Somut olayda davacının %71 oranındaki iş göremezliği 19.1.1994 tarihinde belirlenmiş ve bu oran üzerinden SSK tarafından sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış böylece zarar oluşmuş ve zaman aşımı işlemeye başlamıştır. Hal böyle olunca da 27.3.2006 tarihinde %74,80 iş göremezlik için açılan manevi tazminat davasında ilk belirlenen %73'lük bölüm için 10 yıllık zaman aşımı oluştuğundan, yeni bir olgu olan artma miktarı diğer bir deyişle %3,80 fark maluliyet için manevi tazminat takdir etmek gerekirken, zararın ancak Ankara Meslek Hastalıkları Hastahanesinin 17.3.2006 tarihli cevabi yazılarıyla öngörülebilir ve istenebilir hale geldiğinden bahisle %74,80 iş göremezlik oranına göre manevi tazminat takdiri usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. HGK.12.03.2008 E. 2008/21-245 K. 2008/249