06-03-2015, 17:39
|
#3
|
|
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin içtihadına göre, 5271 sayılı CMK´nın; "Tazminat istemi" başlıklı 141. maddesi incelendiğinde, bir kısım tazminat nedenleri konusunda karar verilmesi için, davanın esasıyla ilgili bir kararın verilmesi zorunluluğunun bulunmadığı dolayısıyla bu nedenlere dayalı istemlerde, davanın sonuçlanmasına gerek bulunmadığı yasal düzenlemeden açıkça anlaşılmaktadır.
Hakim veya savcının kusuru nedeniyle uğranılan zarar da bu kapsamdadır. Yani davayı açmak için kesinleşme gerekmez.
Ancak 142/1 hükmü kafa karıştırıcı: Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.
Burdaki sürenin hak düşürücü süre olduğu açık. Ancak, eğer hükmün kesinleşmesini beklemek zorunda değilsek, hak düşürücü sürenin başlangıcını, bahsedilen örnekte, nereden başlatacağız.
Tahliye kararının tebliğ edildiği tarihten başlatamayız zira o tarihte savcının kusuru CMK 141 maddesi kapsamında değildi.
Yasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihten desek, bunun yasal bir dayanağı yok.
O halde, hak düşürücü süre ne zaman başlar?
|