|
|
|
|
İkinci kararda Yargıtay'ın yorum tarzını pek doğru bulmadım açıkcası. Ben mesela bir kısmi dava açıyorum ve davamın hukuki yarar içermediğinde Yargıtay'a göre karşı tarafın cevap dilekçesi belirleyici oluyor. Peki ya karşı taraf cevap dilekçesi vermezse?
Ayrıca yine açılmış kısmi davayı mahkemenin reddetmemesi, aksine giderilebilir bir eksiklik olduğu için kesin süre vermesi gerekir diye düşünüyorum.
|
|
 |
|
 |
|
Karşı taraf cevap dilekçesi vermezse, tüm dava dilekçenizi reddetmiş olacağından, alacak tartışmalı hale geliyor diyebiliriz. Bu sebeple de, davalının cevap vermemesi halinde de kısmi davanın açılabileceğini kabul etmek gerekir düşüncesideyim.
 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
Kısmi dava
(1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
(2) Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.
(3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez. |
|
 |
|
 |
|
Usul ekonomisi ve davacının davacı olarak hak arama cesaretini gösterdiği sistemimizde, emek ve zahmetle açılan davada hukuki yarar yokluğundan red kararının fazla lüks olduğunu düşünüyorum.
Kısmi dava- tam dava- belirsiz alacak davası ile ilgili illaki bir yorum, tespit yapılacaksa bunun davanın esasında haklı olan taraf lehine yapılarak "davanın belirsiz alacak davası olarak açılabileceğine ilişkin" içtihatların geliştirilmesi ve yerleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Hepimize kolay gelsin....
Saygı ile,