Mesajı Okuyun
Old 08-02-2015, 18:24   #4
halit pamuk

 
Varsayılan

10 günlük süre geçmemişse, temyiz dilekçesinin verilebileceği kanaatindeyim. Yargıtay'ın uygulaması da bu yöndedir:

örnek bir karar :

"Öte yandan katılma yoluyla temyiz hakkının salt yasanın metnine bağlı kalınarak ancak temyize cevapla birlikte kullanılabileceği temyize cevabı içermeyen doğrudan verilecek bir temyiz dilekçesiyle kullanılamayacağı şeklinde yorumlanıp değerlendirilmemesi DE GEREKİR. Bu hak, mahkeme kararının bir an önce kesinleşmesini sağlamak düşüncesiyle normal süre içinde hükmü temyiz etmek istemeyen veya süresinde temyiz etmiş olmakla beraber bir kısım temyiz nedenlerini gözden kaçırmış olan tarafa her halükarda temyiz incelemesi yapılacak olan bir karara karşı verilmiş ek TEMYİZ HAKKIDIR. Böyle olunca da bu hakkın, temyize cevapla birlikte aynı dilekçede kullanılabileceği gibi, diğer tarafın temyizine cevap verilmeksizin doğrudan bir temyiz dilekçesiyle de kullanılabileceğinin amaçsal yorumla KABULÜNDE DURAKSANMAMALIDIR. Nitekim maddedeki değişikliğe ilişkin "Hükümet Gerekçesinde" bu konuya değinilmiş, karar düzeltme talebiyle ilgili HUMK.nun 442 nci maddesindeki düzenlemeye paralel değişiklik YAPILDIĞI AÇIKLANMIŞTIR. Öyle ise temyizde de aynı yasal ilkenin uygulanmasının KABULÜ GEREKİR" (13.HD. 14.5.1995. 4355/4623 -Karar corpus'tan alınmıştır)

11. Hukuk Dairesi ise şöyle diyor:

"HUMK.nun 433/2 nci maddesinde öngörülen "katılma yoluyla temyiz" 432 nci madde de öngörülen sürede temyiz isteminde bulunmamış olan tarafın, karşı tarafın temyizi üzerine, temyize cevap süresi içinde hükmü temyiz edebilme hakkını ek olarak tanıyan bir hüküm olup, temyize cevap içeren bir dilekçe ile bu hak kulanılabileceği gibi, temyize cevap içermeyen ve doğrudan temyiz istemini dile getiren bir dilekçe ile de KULLANILMASI MÜMKÜNDÜR.