Mesajı Okuyun
Old 20-01-2015, 13:54   #6
gdistemgibi

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım, Ankara'da uygulama en azından 12. Hukuk Dairesi'nin üstteki kararına kadar tehir-i icra olsa da borçlunun talebi ile hacizlerin kaldırılması yönünde idi. İcra müdürlüğü tabiki red kararı veriyor ve bunun üzerine icra hukuk mahkemesi talepleri kabul ediyor. Elimde buna ilişkin örnek bulunmakta. Ancak bu Yargıtay kararından sonra ihtimaldir ki borçlunun bu başvuruları da reddedilecektir. Üstelik henüz dün bu yönde bir başvuru yaptım ve sonucu sizinle paylaşırım.

Ancak belirtmek isterim ki bence Yargıtay'ın mezkur kararı İİK madde 36 hükmü düşünüldüğünde yasaya aykırıdır. Zira yasa metni “İlama karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlu, hükmolunan para veya eşyanın resmi bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır rehni veya esham veya tahvilat veya taşınmaz rehni veya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise icranın geri bırakılması için bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir. Bu süre ancak zorunluluk halinde uzatılabilir.”

Görüldüğü gibi borçlunun hükmolunan alacak para veya eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise ilave olarak nakdi veya gayr-ı nakdi teminat mektubunu ibraz etmek zorunda olmadığı bir yasa hükmüdür. Buna karşı olarak ve anılan madde hükmüne alenen aykırı olarak borçlunun hem malvarlığındaki yüklü miktardaki hacizlerinin baki kalması ve hem de icra dosyasına gayr-ı nakdi teminat ibraz etmek durumunda olması açıkça alacaklı-borçlu arasındaki dengeyi fahiş bir şekilde alacaklı lehine bozmakla eş anlamlıdır. Borçlu tarafından dosyaya yatırılan teminat şahsi malvarlığının haciz v.s. gibi muhafaza işlemlerine muhatap olmaması içindir.