|
Zamanaşımına uğramış bonoyu icraya koyarken etik kuralları ve Disiplin kararlarını unutmamak lazım !
]Avukatlık Yasasının 34. maddesine göre “Avukatlar yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3.maddesine göre “Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güveninin sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.” 4.maddesine göre “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.”
İncelenen belgelerden şikâyetli avukatın, takip tarihi olan 26.01.2007 tarihinde kambiyo senedi niteliğini kaybetmiş olan 31.12.2002 tarihli bonoyu ilamsız takiplere mahsus ödeme emri ile adi alacak olarak icra takibine konu ettiği halde, gerek işlemiş faiz olarak asıl alacağı eklediği 15.065,00.-TL. sı, gerekse takipten sonra işletilmesini talep ettiği faizi %35 olarak talep etmesi Kurul’umuzun yerleşmiş kararları ile de kabul edildiği gibi; borçlunun muhtemel bilgisizliğinden yararlanılarak icra takiplerinde yasal sınırlar üzerinde faiz isteminde bulunmak ve itiraz edilmediği veya itiraz süresi kaçırıldığı takdirde haksız kazanç sağlamak düşüncesi olarak değerlendirilmekte ve özen, meslek güveni, meslek itibarı ilkelerine ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasına aracı olma kurallarına aykırılık oluşturmaktadır. Ayrıca, icra takibinde takip başlangıç toplamı 25.465,00.-TL. sı olduğu halde bu takibi dayanak göstererek kısmi ihtiyati haciz talebi, eksik teminat yatırma ve sonrasında alınan karar ile borçluyu ve ailesini ödemeye zorlama olarak kullanılmış, şikayetçinin babası ve şikayetçi haciz tarihinde takibin 3.000,00.-TL. sı olduğu yönünde izlenime sevk edilerek, borcun tamamı için icra kefilliği sağlanmıştır. Ayancık İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/58 esas, 2008/19 karar sayılı kararı ile de bu işlem iptal edilmiş, borçlunun muhtemel bilgisizliğinden yararlanılarak, itiraz etmemesi veya süresini geçirmesi halinde babasının da borçlu haline getirilmesi amaçlanmıştır.
Şikayetli avukatın disiplin sicil özeti ve ilgili disiplin kurulu kararlarının incelenmesinde, bu kovuşturma konusunu oluşturan eylem tarihinden önceye ait Baro Disiplin Kurulunun 19.10.2004 gün ve 2004/1 Esas, 2004/1 Karar sayılı ve şikâyetli avukatın Avukatlık Yasasının 38. maddesine aykırılık oluşturan eylemi sebebiyle verilmiş kınama cezasının bulunduğu, bu kararın Kurulumuzun 25.02.2005 gün ve 2004/387 Esas, 2005/83 Karar sayılı kararı ile onandığı, şikâyetli avukat hakkında bu kovuşturmadaki eylem tarihinden sonra kesinleşen veya devam eden çok sayıda disiplin cezalarının bulunduğu görülmektedir.
Avukatlık Yasasının 136/1 maddesine göre “Bu kanunun avukatların hak ve ödevleri ile ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymayanlar hakkında ilk defasında en az kınama, tekrarında davranışın ağırlığına göre, para veya işten çıkarma cezası ve 5. maddenin (a) bendinde yazılı bir suçtan kesin olarak hüküm giyme halinde meslekten çıkarma cezası uygulanır”
Bu nedenlerle, şikayetli avukatın tekerrür oluşturan önceki disiplin cezasının da Avukatlık Yasasının altıncı kısmında yer alan 38.maddeye aykırılık sebebiyle verilmiş bulunması, bu kovuşturmanın da yine altıncı kısmında yer alan hükümlere aykırılık oluşturması dikkate alınarak, ayrıca eylemin ağırlığı, şikâyetli avukatın eylem tarihinden sonra hakkında verilen kararlar ile çok sayıda disiplin cezasına muhatap olması, disiplin suçu işlemedeki ısrarlı eylemleri gibi hususlar ile Avukatlık yasasının 158 maddesindeki ilkeler de dikkate alınarak Baro Disiplin Kurulu’nun eylemi disiplin suçu olarak kabulü ve karşılığı cezanın tespitinde hukuka aykırılık bulunmamış kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikâyetli avukatın itirazının reddi ile Baro Disiplin Kurulunun “Üç Ay Süre İle İşten Çıkarma Cezası Verilmesine” ilişkin kararının ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi.
|