Mesajı Okuyun
Old 05-12-2014, 13:11   #21
Av.EErdem

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşlarım;
Mağdur vekili olarak CMK görevi biz avukatlara kendini savunamayacak durumda olan küçüğün hukuki menfaatlerini korumak gayesi ile verilen bir görevdir. Mağdur bazen velisine karşı dahi korunmayı hak eder. Ben yıllardır Çocuk Hakları Komisyonunda görev aldım ve bunun mücadelesini verdim, şu anda üyesi bulunduğum Sakarya Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı sıfatıyla görev yapıyorum. CMK da sadece cinsel istismar mağdur vekilliği kabul ediyorum ve bunu prensip olarak bir görev olarak görüyorum. Kendimce sebeplerim var elbette…
Ağır Ceza Mahkemesi'nde stajımı yaparken; henüz üç yaşında, ensest bir saldırıya uğramış o erkek çocuğun annesinin şikayetinden vazgeçtiğini gördüğüm gün anladım çocuğun ebeveynine karşı dahi korunması gerektiğini ve CMK görevinin ne kadar kutsal olduğunu. Tam da o gün karar verdim CMK görev listesinde görev almaya. Sonra bir gün 11 yaşında bir küçük kızın, pırıl pırıl, insanın içini ısıtan, ısıtırken de yakan gözleriyle bana yalvarırcasına baktığı bir Savcılık Soruşturmasında görevlendirildim. Küçücüktü, yaşından büyük göstermiyordu, o bir çocuktu, ve baktığınızda sadece masum küçük bir çocuk görüyordunuz. O kız çocuğuna onlarca adam tecavüz etmişti, günlerce aylarca, harabelere götürüp, ormanlara götürüp, ellerini bağlayıp çıplak görüntülerini kameraya çekip, internette yayarız, annene babana gösteririz diye korkutarak birbirine peşkeş çeken onlarca vahşinin iğrenç saldırılarına uğramıştı. Savcılıkta anlattıkları, ayrıntılar, inanın bir çocuğun o yaşta bilmemesi, anlamaması gereken şeylerdi. Ben bir ara bir harabeye götürüldüğünü anlattığında, o harabeyi hayal ettim ve korktum. Sonra zaten günlerce , haftalarca rüyalarımda o harabeye gittim, ormanlara gittim, çığlıklarla uyandım. İfadeyi alan Savcı yeni görevlendirilmişti ve meslekte ilk ifadesini alıyordu, benden de aktif yardım talep etti, siz de sorun, akıl akıldan üstündür dedi. Nerede görev yapıyorsa mutludur umarım. O gün cinsel istismarın kamu görevlilerince de bilinmediğini gördüm, bazı eylemler istismar sayılmayabilirdi, hassas davranılmalıydı. Zira o küçük kız, saldırganlardan birinin tecavüz etmediğini söylemişti ki ayrıntılı sorular sormaya başladım ve tacizin ötesinde bir saldırı olduğu anlaşıldı ve o kişi takipsizlik kararıyla kurtulacakken sanık sıfatıyla yargılandı. Sonra benim görevim bitti. Ama takip ettim, davayı izledim. Bir kısım sanık müdafilerince çocuğu ailesi pazarlıyor dendi (doğru değildi, doğru olsa da önemi yoktu ) böylece çocuk koruma altına alındı ve bir Sosyal Hizmetler Çocuk Yurduna yerleştirildi. Sonra bir gün o çocuk yurdunda yangın çıktı ve o minik kız melek oldu, o gece yangında melek olan diğer iki küçükle birlikte. Hayatımı etkileyen en önemli mesleki bir travmamdır bu. Sosyal Hizmetlere bağlı çocuk yurdunda geçen zamanla birlikte bütün ömrü 12 yıla sığan ama çektiği acıları asırlara sığdırmanın mümkün olmadığı o çocuğu anlatırken hala gözlerim doluyor. Sonra bir sürü dava, bir sürü saldırı çeşidi gördüm ve mağdur vekilli olarak çok acı çeksem de CMK listesinden çıkamadım. Sanki bırakırsam kendime izah edemeyeceğim bir suçluluk duyacakmışım gibi... İtiraf etmeliyim ki işlerimin yoğunluğundan dem vurup iki yıl kadar ara verdim CMK vekilliğine. Sonra bir gün duruşma sıramı beklerken 15 yaşından küçük istismar ve aile içi şiddet mağdurunu, sanıkların tehdit ettiği açıkça aşikar olan bir dosyada, mağdurun şikayetini geri alması neticesinde şikayeti sürdürmeyip katılma talebinde bulunmayan meslektaşlarım olduğunu görüp yeniden müracaat ettim. O gün bu gündür de mesleki sorumluluk gereği devam ediyorum.
Ben bunları neden anlattım dersiniz?.. Ne kadar cevval, idealist bir avukat olduğumu ispatlamak için değil tabi ki. Sadece prosedüre uyup, işin gereği ne ise o kadarını yapıp kenara çekilerek değil, geceleri başını yastığa koyduğunda vicdanı da aklı da rahat olacak şekilde avukatlık yapmanın önemini vurgulamak istedim. Burada konuyu açan ve tartışan meslektaşlarımın prosedürü yapmakla yetinemeyip rahatsızlık duyduklarını, bu nedenle bir fikir almaya çalıştıklarını görüyorum.
Sevgili meslektaşlarım; lütfen yaşı küçük mağdur şikayetinden vazgeçse de özellikle cinsel istismar ve aile içi şiddet söz konusuysa şikayette ısrar ve katılma talep edin. Ailenin şikayeti mağdur vekilini bağlamaz, zira öyle olsaydı küçüğe velayeten şikayetçi davaya katılır küçüğe vekil atanmazdı. Biz bu uygulamayı öylesine yaygınlaştırdık ki Çocuk Mahkemesi ve Asliye Ceza Mahkemesi hakimlerimiz sürekli tekrarladığımız talep gerekçemizi daha cümlemizi tamamlamadan kendileri yazdırmaya başladılar. Unutmayın; 18 yaşından küçük olan herkes çocuktur, çocuk gerekirse ailesine karşı da korunmayı hak eder. Çocuğu korkutmak, yıldırmak kolaydır, zira yaşamında başkalarının yardımına ihtiyacı vardır. Korkuyla, endişeyle şikayetini geri almış çocuğun arkasında bizler dimdik durmalıyız ve hukuki korumayı sağlamalıyız.
Uzun uzun anlattıklarımı okuma inceliğinde bulunduğunuz için şimdiden teşekkür ederim.