Mesajı Okuyun
Old 11-11-2014, 11:57   #3
avrecepefe

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan alphukuk
nafakanın kaldırılması talebi, indirilmesini de kapsar mı? Sevgili meslektaşlar:
nafakanın kaldırılması talebiyle açılan davada kaldırma talebi reddedilmiş ve talep edilmediğinden bahisle indirim yoluna da gidilmemiştir.Soru şu:''Çoğun içinde az da vardır'' prenibi gereğince nafakanın kaldırılması talebi ,indirilmesi talebini de içerisinde barındırmaz mı?Konuyla ilgili yargıtay kararı çok işime yarar.Şimddien teşekkürler

Sevgili Meslektaşım,
Nafakanın azaltılması talebi indirilmesini de kapsar. Ekte Yargıtay kararını sunuyorum. (Alıntı Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları)

T.C YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas : 2012 / 22948
Karar : 2013 / 224
Karar Tarihi: 15.01.2013

ÖZET: Davalının boşanma davasından sonra asgari ücretle çalışıyor olmasının onu yoksulluktan kurtarmasa bile; hakkaniyet gereği şimdilik nafakanın uygun bir miktar indirilmesine karar verilmesi gerekir. Diğer yandan davalı taraf cevap dilekçesinde, kendisi ve müşterek çocuk için takdir edilen nafakaların arttırılmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkeme tarafından, tarafların tüm talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekir.
(4721 S. K. m. 176) (6100 S. K. m. 26)

Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı dilekçesinde, davalıyla Ankara 8. Aile Mahkemesi'nin 2009/638 Esas 2010/928 Karar sayılı ilamıyla boşandıklarını, çocuğun velayetinin davalıya verildiğini, çocuk için 200,00 TL, davalı için 300,00 TL nafakaya hükmedildiğini, davalının sigortalı olarak çalışmaya başladığını, bu sebeple davalıya bağlanan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, 8 aylık ödenen paranın da davalıdan alınarak tarafına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı savunmasında, bağlanan nafakaların kendi ihtiyaçlarını ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığını, bu sebeple özel bir şirkette asgari ücretle çalışmaya başladığını, davanın reddiyle nafakaların çocuk için 300,00 TL'ye, kendisi için 350,00 TL ye arttırılmasını istemiştir.

Mahkemece davalının sigortalı bir işte çalışmaya başladığı gerekçesiyle davanın kabulüyle davalı lehine hükmolunan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının astsubay olarak 2.400,00 TL aylık maaşla çalıştığı, davalının 15.11.2011 tarihinden itibaren biyolog olarak özel bir şirkette aylık 900,00 TL maaşla çalışmaya başladığı anlaşılmıştır.

T.M.K.nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.

H.G.K.nun yerleşik kararlarında "asgari ücretle çalışılmakta bulunulması" yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir.

Ancak, kaldırma talebi, azaltma talebini de içermekte olup, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır.

Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davalının boşanma davasından sonra asgari ücretle çalışıyor olmasının onu yoksulluktan kurtarmasa bile; hakkaniyet gereği şimdilik nafakanın uygun bir miktar indirilmesine karar verilmesi gerekirken, davanın tümden kabulü doğru görülmemiştir.

Diğer yandan, davalı taraf cevap dilekçesinde, kendisi ve müşterek çocuk için takdir edilen nafakaların arttırılmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkeme tarafından, tarafların tüm talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekir.

Öyle ise mahkemece, davalının bu talebinin karşılık dava olarak kabul edilip, şartlarını taşıması durumunda, davalının karşılık davası hakkında bir karar verilmesi, taşımaması durumunda ise davalının karşılık davasının reddine karar verilmesi gerekirken, bu konuda hiçbir karar verilmemiş olması da bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)