Konu: İYUK md.11
Mesajı Okuyun
Old 10-11-2014, 09:18   #2
Av.Evren Akçay

 
Varsayılan

İYUK 11. maddesi uyarınca kişiler idari mercilere başvuru usulü belirlenmiştir. Başvuruda bulunanın aynı konuda farklı tarihlerde mükerrer başvuruda bulunması durumunda dava açma süreci ilk başvuru ile başlar. Dava açma süresi başladıktan sonra yeniden başvuru yapılması hakkı kötüye kullanılmasıdır. Bu konuda aşağıda özetle eklediğim kararlara baktığınızda daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 1993/48 E. 1993/171 K.; ..Mükerrer başvuruların yeni bir işlem gibi anlaşılması ve dava konusu yapılması, “kamu düzeninden sayılan ve idari istikrarı sağlamak amacını taşıyan <dava süresi> kurumunun çoğu kez işletilmemesine ve dava hakkının kötüye kullanılmasına yol açmak olur....

Danıştay 4. Dairesi 2008/8544 E. 2009/817 K. Sayılı kararı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun dava açma süresi başlıklı 7 inci maddesinde ise, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve İdare Mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı ifade edilmiş olup, aynı Yasanın sürelerle ilgili genel esaslar başlıklı 8 inci maddesinde, sürelerin, tebliğ, yayın ve ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı öngörülmüştür.

Anayasanın 125 inci maddesinde ve 2577 sayılı Kanunun 7 inci maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin hesabında başlangıç tarihi olarak yazılı bildirimin esas alınacağı kurala bağlanmış olduğundan, sübjektif işlemlere karşı açılacak idari davalarda, dava açma süresinin işlemeye başlayabilmesi için İdari işlemin ilgilisine yazılı olarak bildirimi diğer bir anlatımla tebliği zorunludur.

Söz konusu düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde anayasal bir hak olan <hak arama hürriyetlerini> son derece dağınık mevzuat nedeniyle sonuna kadar kullanabilmelerini sağlamak ve kolaylaştırmak amacıyla, Devletin kurumları vasıtasıyla tesis edilen her türlü işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak yargı veya idari makamların gösterilmesi, ayrıca söz konusu başvurunun süresinin de belirtilmesi gerektiğinin bir Anayasal zorunluluk olduğu ve bu zorunluluğa Anayasanın bağlayıcılığı karşısında, yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının uymakla yükümlü oldukları sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durum, Anayasa Mahkemesi'nin 18.10.2003 günlü ve E.2003/67, K.2003/88 sayılı kararında; <Hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin yerine getirilmesi zorunlu koşullardandır. Statü hukukuna ilişkin düzenlemelerde istikrar, belirlilik ve öngörülebilirlik göz önünde bulundurularak hukuki güvenlik sağlanır. Bireyin insan olarak varlığının korunmasını amaçlayan hukuk devletinde vatandaşların hukuk güvenliğinin sağlanması zorunludur. Devlet açık ve belirgin hukuk kurallarını yürürlüğe koyarak bunları uyguladığı zaman hukuk güvenliği sağlanır.> şeklindeki yorumla somutlaşan <hukuk devleti> ve <belirlilik> ilkelerinin de bir gereğidir.


Bütün bu kurallarla, bir hukuk Devletinde, hak arama hürriyetinin gereğince kullanılabilmesi için yönetilenlere menfaatlerini ihlal eden nitelikteki işlemlerin idare tarafından açık ve anlaşılabilir bir biçimde duyurularak bir yandan onlara bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yoluna başvurmaları konusunda inceleme ve düşünme imkanının sağlanması, diğer yandan, gereksiz, belirsiz ve mükerrer başvurulara meydan vermemenin önüne geçilmesi amaçlanmıştır
Danıştay 4. Dairesi 2003/1377 E. 2003/3999 K. Sayılı kararı;
İdari yargılama usulünde, yazılı bildirimin esas olacağına ilişkin kural, yönetilenlere menfaatlerini ihlal eden nitelikteki işlemlerin idare tarafından açık ve anlaşılabilir bir biçimde duyurularak bir yandan onlara bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yoluna başvurmaları konusunda inceleme ve düşünme imkanı sağlamak, öte yandan gereksiz, müphem ve mükerrer başvurulara meydan vermemek amacını taşımaktadır. Ancak bu kural, uyuşmazlıkta, uygulamayı, uygulamanın sonuçlarını, dosyada mevcut bilgi ve belgeleri, dava konusu işlemin ve bununla ilgili diğer işlemlerin özelliğinin değerlendirilerek bunların yazılı bildirime karine olarak alınmasına ve belli bir tarihin yazılı bildirimin yapıldığı en son tarih olarak kabul edilmesine engel değildir.