Mesajı Okuyun
Old 15-10-2014, 18:57   #1
advokat34

 
Varsayılan Özel evrakta sahtekarlık, nitelikli dolandırıcılık hakkında.

Herkese merhaba. Müvekkil, her yıl doğrudan gelir desteği için ilçe tarım müdürlüğüne müracaatla 7 yıl boyunca destek parasını almıştır. Son 4 yıldır bu başvuruyu bırakmıştır. Bu durum diğer varislerin de bilgisi dahilinde olduğu halde varislerden biri 10 yıl sonra, müvekkil ile aralarında sonradan oluşan şahsi husumet nedeniyle, müracaat dosyasında yer alan "Muvafakatname" başlıklı belgede kullanılan imzanın kendisine ait olmadığını, başvurucunun sahte imza ile bu destekten yararlandığı iddiasıyla müvekkil hakkında şikayette bulunmuştur.
Şikayet eden varis, yurt dışında olduğundan muvafakate imzası için kendisinden vekaletname göndermesini isteyen müvekkile, "yaşlı ve hasta olduğundan vekaletname için konsolosluğa kadar gidemeyeceğini, zaten kendi payına düşecek cüzi rakam için masraf yapmak istemediğini, kendisi yerine imzalamasını" bizzat kendisi söylediği ve 7 yıl boyunca buna ses etmediği halde, şimde de bilgisi ve rızası dahilinde olduğunu inkar etmektedir.
İmzalar Adli Tıp Analizinden sonra müvekkilin el ürünü olduğu yönünde rapor gelmiştir ve Ağır Ceza Mahkemesinde "Özel evrakta sahtekarlık ve nitelikli dolandırıcılık" suçlarından hakkında dava açılmıştır.
Müştekinin rızası dahilinde hareket eden ve isnat edilen suçu işleme kastı bulunmayan müvekkilin, bu davada nasıl bir savunma geliştirmesi gerekmektedir. Sahte evrakla kamu kurumunu zarara uğrattığı iddiası karşısında, 7 yıl süresince almış olduğu destek parasının toplamını bir anda ödeme gücüne sahip olmayan müvekkilin, maddi zararı karşılamak suretiyle olası ceza indiriminden yararlanma imkanı da bulunmamaktadır. Bu durumda ne yapmak gerekir? Bilgi ve rıza dahilinde yapılan eylemde suç kastı aranmayacağından, bu durumun ispatı tanık delili ile mümkün müdür? Bu konuda Yargıtay kararları varsa paylaşmanızı rica ederiz. Görüş ve deneyimlerini paylaşacak meslektaşlara şimdiden teşekkür ederiz.