|
Dava idare mahkemesinde sağlık bakanlığına karşı açılmalı,
zaman aşımı hususunda 1 yıl ve 10 yıllık süre olduğu kanaatindeyim, ceza davası sebebiyle zamanaşımının geçmediği yönünde bir karar ekliyorum;
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2008/5432
Karar No.
2008/9410
Tarihi
08.07.2008
İLGİLİ MEVZUAT
1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/27/7
2577-İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU ( İYUK )/2
2709-TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI/129.5
KAVRAMLAR
AMELİYAT SIRASINDA GERÇEKLEŞEN ÖLÜM
HİZMET KUSURU
GÖREVLİ MAHKEME
TAM YARGI
ZAMANAŞIMI
ÖZET
DAVACILARIN DİĞER DAVALI DAVUT'A YÖNELİK TEMYİZİNE GELİNCE; ADI GEÇEN DAVALI DAVACILARIN DESTEĞİNİ AMELİYAT EDEN DOKTOR OLUP AMELİYAT ÖNCESİ TANISI KONULAN VE YAPILAN TETKİKLER SONUCUNDA DA İNOPERABL ( AMELİYAT EDİLEMEZ, CERRAHİ YOLLA ÇIKARILAMAZ, TÜMÖR ) OLDUĞU BELİRLENEN BİR VAKAYA AMELİYAT UYGULAMASI NEDENİYLE KUSURLU BULUNARAK MAHKUMİYETİNE KARAR VERİLDİĞİNE VE CEZA MAHKEMESİNDEN VERİLMİŞ OLAN KARARIN HENÜZ KESİNLEŞMEMİŞ BULUNMASINA GÖRE DAVA KONUSU EDİLEN OLAYDA ZAMANAŞIMININ GEÇTİĞİNDEN SÖZ EDİLEMEZ. MAHKEMECE, DAVALILARDAN DAVUT YÖNÜNDEN İŞİN ESASI İNCELENEREK ZARAR KAPSAMI BELİRLENMEK SURETİYLE VARILACAK SONUCA UYGUN BİR KARAR VERİLMESİ GEREKİRKEN YERİNDE OLMAYAN YAZILI GEREKÇEYLE İSTEMİN ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDEDİLMİŞ OLMASI DOĞRU OLMADIĞINDAN KARARIN BOZULMASI GEREKMİŞTİR
Davacı Ahsen vd.leri vekili Avukat Ü.U. tarafından, davalı Sağlık Bakanlığı ve Davut aleyhine 24/0112008 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; mahkemece davanın reddine dair verilen 05/0312008 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili, duruşmasız olarak da davalılardan Davut vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 24/0612008 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. Ü.U. ile karşı taraf davalılardan Davut vekili Av. YE. ve davalı Sağlık Bakanlığı vekili Av. H.S. geldiler. Açık duruşmaya başlarındı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1- Davacıların, davalılardan Sağlık Bakanlığı'na yönelik temyizi yönünden; dava, hatalı tedavi nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkin olup mahkemece istem zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş ve karar davacılar ile davalılardan Davut tarafından temyiz olunmuştur.
Davacılar, destekleri Osman'ın tedavi olmak amacıyla başvurduğu,
SSK Hastanesi'nde, davalılardan Davut tarafından ameliyat edildiği sırada damarlarının kesilmesi nedeniyle kanamanın durdurulamaması sonucu kaldırıldığı başka bir hastanede öldüğü belirtilerek uğranılan zararın ödetilmesini istemişlerdir.
Dava dilekçesindeki bu anlatım biçimine göre davacının, davalı idarenin hizmet kusuruna dayanarak dava açtığı anlaşılmaktadır. İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/1-b maddesi gereğince idarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemleri nedeniyle meydana gelen zararlardan dolayı idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. O halde, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddedilmesi gerekirken işin esası hakkında inceleme yapılarak davanın esastan reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
2- Davacıların diğer davalı Davut'a yönelik temyizine gelince; adı geçen davalı davacıların desteğini ameliyat eden doktor olup ameliyat öncesi tanısı konulan ve yapılan tetkikler sonucunda da inoperabl ( ameliyat edilemez, cerrahi yolla çıkarılamaz, tümör ) olduğu belirlenen bir vakaya ameliyat uygulaması nedeniyle kusurlu bulunarak mahkumiyetine karar verildiğine ve ceza mahkemesinden verilmiş olan kararın henüz kesinleşmemiş bulunmasına göre dava konusu edilen olayda zamanaşımının geçtiğinden söz edilemez. Mahkemece, davalılardan Davut yönünden işin esası incelenerek zarar kapsamı belirlenmek suretiyle varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda ( 1 ) ve ( 2 ) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; bozma nedenine göre davalının temyiz itirazının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve temyiz eden davacılar yararına takdir olunan 550,00.- YTL duruşma avukatlık ücretinin davalılara yükseltilmesine ve davacılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 08.07.2008 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
Dava, kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken ( görevlerini yaparken ) kusurları sonucu şahıslara zarar vermelerinden kaynaklanan ve zarar gören şahısların kamu görevlileri aleyhine adli yargıda açtıkları tazminat davasıdır.
Anayasa'nın 129/5. maddesindeki "Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine açılabilir" hükmü ile buna paralel olarak düzenlenmiş olan 657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nın 13. maddesi hükmünün açık, net ve amir olması, bu düzenlemeler gereğince kamu görevinden dolayı zarar gören kişilerin ancak idare aleyhine idari yargıda dava açabileceği, kamu görevlisi aleyhine adli yargıda dava açılmasının ve açılacak bu davalarda kamu görevlisinin kişisel kast veya kusurunun araştırılmasının mümkün olmaması, yasa hükümlerine aykırı yorum ve uygulama yapılamayacağı, idari yargının görevine giren davaların kamu düzenine aykırı sonuç doğuracak şekilde adli yargıda görülemeyeceği, kamu görevlileri hakkında adli yargıda kişiler tarafından açılan tazminat davalarının kast ve kusur araştırması yapılmaksızın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma görüşüne 2. bent yönünden katılmıyoruz.
|