Mesajı Okuyun
Old 20-08-2014, 15:06   #5
umyt

 
Varsayılan

YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2012/7133
Karar Numarası: 2012/10424
Karar Tarihi: 16.04.2012
BİREYSEL KREDİ SÖZLEŞMESİNE DAYALI BAŞLATILAN İCRA TAKİBİNDE İMZA İNKARI VE KÖTÜ NİYET TAZMİNATI
TÜKETİCİ KREDİSİ OLMASI SEBEBİYLE GÖREVLİ MAHKEMENİN TÜKETİCİ MAHKEMESİ OLDUĞU
ÖZETİ: Somut olay değerlendirildiğinde taraflar arasındaki ilişkinin 4077 Sayılı yasadan kaynaklanan tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine dair olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece davaya ara kararıyla tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde genel mahkeme sıfatıyla hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, kaybettiği nüfus cüzdanının kullanılarak davalı bankadan kredi kullanıldığını, davalının bireysel kredi sözleşmesine dayanarak aleyhine icra takibi başlattığını, takibe dayanak yapılan sözleşmeyi kendisinin imzalamadığını ileri sürerek, icra takibi sebebiyle borçlu olmadığının tespitiyle kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, kredi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığını kabul ettiklerini, kendilerinin kusuru olmadığını savunarak yargılama gideri, vekalet ücreti ve kötüniyet tazminatından sorumlu tutulmamasını istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- )4822 Sayılı yasayla değişik 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde Kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde "... Bu kanun, 1. maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar." hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 3/h maddesinde, tüketici işlemini, mal veya hizmet piyasalarında tüketiciyle sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi, 3/k maddesinde ise mevzuatları gereği tüketicilere nakit kredi vermeye yetkili olan banka, özel finans kuruluşu ve finansman şirketlerini, kredi veren olarak tanımlamış, Kanunun 10. maddesi ise, tüketici kredisini düzenlemiştir.
Bir hukuki işlemin 4077 Sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için Kanunun amacı içerisinde yukarda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına dair bir hukuki işlemin diğer bir anlatımla tüketici işleminin olması gerekir. 4077 Sayılı Kanunun 23. maddesi bu kanunun uygulanmasıyla ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Somut olay değerlendirildiğinde taraflar arasındaki ilişkinin 4077 Sayılı yasadan kaynaklanan tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine dair olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak sözkonusu olmaz. Bu durumda mahkemece davaya ara kararıyla tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde genel mahkeme sıfatıyla hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. bozma nedenidir.
2- )Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : 1 numaralı bentte yazılı sebeplerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA, 2 numaralı bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 120.00 TL. temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 16.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.