25-07-2014, 12:22
|
#4
|
|
öncelikle ilgilendiğiniz için teşekkür ederim.
Evet dava tedbir kararını koyduran taraf lehine sonuçlandı.
Olayın kısaca gelişimi şu şekilded:
Eş kocası aleyhine tasarruf yetkisinin sınırlandırılması davası açıyor ve mahkeme kocanın bankadaki hesabından eşinin izni olmadan para çekmemesi yönünde tedbir kararı vererek bankaya bildiriyor. Ancak banka personeli her nasılsa tedbir kararını uygulamıyor. Koca da bankaya giderek paraları çekiyor. Dava kocanın tasarruf yetkisinin sınırlandırılması yönünde karara çıkıyor.
Kadın tedbir kararını uygulamayan ve kocasına para ödeyen bankaya tazminat davası açıyor. Banka kusurlu bulunuyor ve banka kocanın çektiği parayı faizi, yargılama giderleri vekalet ücreti ile icra takip gider ve vekalet ücreti ile birlikte kadına ödüyor.
Banka kocaya ihtar çekiyor ve kadına ödediği miktarın tamamını sebepsiz zenginleşme nedeniyle kocadan talep ediyor. İhtara rağmen ödenmeyince banka icra takibi yapıyor ve koca borca itiraz ediyor.
Şimdi dava itirazın iptali davası. Kocanın savunması bankanın kusurlu olduğu bu nedenle kendisinden iade istenemeyeceği yada iyi niyetli olduğundan elde kalan ile iade yükümlüsü olduğu. Ayrıca bankanın kadına yaptığı ödeme tarihinden itibaren faiz istenemeyeceği, ihtar ile verilen süre sonunda temerrüt olacağından bu tarihten itibaren faiz talep edilebilir diyor. Ayrıca bankanın kusuru ile dava açılmasına sebep olduğundan tazminat davasında ödediği yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile icra gider ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirtmiş.
Burada bankanın kusurlu olarak tedbir kararını uygulamadığı kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit. Bu nedenle kusurundan doğan zararı sebepsiz zenginleşme nedeniyle kocadan talep edebilir mi? Dava ve icra giderleri ile dava ve icra vekalet ücretini de sebepsiz zenginleşen kocadan talep edebilir mi?
Bir de iade için faizin başlangıcı ne olmalı? Borçlar kanunu 117.maddesi mi yoksa temerrüt için ihtarda verilen süre sonunda mı?
|