Mesajı Okuyun
Old 27-06-2014, 12:25   #2
av.gokcen

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/10519
K. 2013/13365
T. 20.6.2013
• İTİRAZIN İPTALİ ( Kamulaştırma Yolu İle Satın Alınan Taşınmazlarla İlgili Olarak Uzlaşılan Bedelin Ödenmemesi Nedeniyle Yapılan İcra Takibine Yönelik - Faiz ve Masraflar Ödenmedikçe Borçlunun Kısmi Ödemelerini Anaparadan Mahsup Edemeyeceği Hususunun Gözetilmesi Gerektiği )
• NİSPİ VEKALET ÜCRETİ ( İtirazın İptali Davası Genel Hükümler Dairesinde Yürütülen Bir Eda Davası Olup Yürürlükte Bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca Kabul Edilen ve Reddedilen Miktar Üzerinden Nisbi Vekalet Ücretine Hükmedilmesinin Doğru Olduğu )
• KISMİ ÖDEME ( Borçlu Faiz veya Giderleri Ödemede Gecikmemiş İse Kısmen Yaptığı Ödemeyi Ana Paradan Düşme Hakkına Sahip Olduğu - Faiz ve Masraflar Ödenmedikçe Borçlunun Kısmi Ödemelerini Anaparadan Mahsup Edemeyeceği/İtirazın İptali )
• KISMİ ÖDEMENİN ANAPARADAN MAHSUBU ( Faiz ve Masraflar Ödenmedikçe Borçlunun Kısmi Ödemelerini Anaparadan Mahsup Edemeyeceği/Davalı Borçlu Tarafından Yapılan Kısmi Ödemelerin Anaparadan Tenzil Edilerek Hesaplama Yapan Bilirkişi Raporunun Hükme Esas Alınmasının Doğru Görülmediği - İtirazın İptali )
6098/m.100
ÖZET : Dava, kamulaştırma yolu ile satın alınan taşınmazlarla ilgili olarak, uzlaşılan bedelin ödenmemesi nedeniyle yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali ve inkar tazminatı istemine ilişkindir. İtirazın iptali davası genel hükümler dairesinde yürütülen bir eda davası olup, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen ve reddedilen miktar üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olduğu gibi; takibe konu alacak likit nitelikte bir alacak olduğundan davalının icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 100. maddesine göre; borçlu faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise kısmen yaptığı ödemeyi ana paradan düşme hakkına sahiptir. Bu durumda faiz ve masraflar ödenmedikçe borçlunun kısmi ödemelerini anaparadan mahsup edemeyeceği hususu göz ardı edilerek, davalı borçlu tarafından yapılan kısmi ödemelerin anaparadan tenzil edilmesi suretiyle hesaplama yapan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 8. maddesi uyarınca kamulaştırma yolu ile satın alınan taşınmazlarla ilgili olarak, uzlaşılan bedelin ödenmemesi nedeniyle yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali ve inkar tazminatı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekilleri yönünden verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 8. maddesi uyarınca kamulaştırma yolu ile satın alınan taşınmazlarla ilgili olarak, uzlaşılan bedelin ödenmemesi nedeniyle yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali ve inkar tazminatı istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

İtirazın iptali davası genel hükümler dairesinde yürütülen bir eda davası olup, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen ve reddedilen miktar üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olduğu gibi; takibe konu alacak likit nitelikte bir alacak olduğundan davalının icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir.

Bu nedenle davalı idare vekilin temyiz itirazları yerinde değildir.

Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

6098 sayılı Borçlar Kanununun 100. maddesine göre; borçlu faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise kısmen yaptığı ödemeyi ana paradan düşme hakkına sahiptir.

Bu durumda faiz ve masraflar ödenmedikçe borçlunun kısmi ödemelerini anaparadan mahsup edemeyeceği hususu göz ardı edilerek, davalı borçlu tarafından yapılan kısmi ödemelerin anaparadan tenzil edilmesi suretiyle hesaplama yapan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, davalı idareden peşin alınan temyiz ve taraflardan peşin alınan temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.