Mesajı Okuyun
Old 08-03-2007, 12:15   #3
avzafer

 
Varsayılan Yargıtay Kararı

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi´nce verilen 08.05.2000 gün ve 1998/977-2000/471 s. kararın Yargıtay´ca tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve bütün belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı dava dilekçesinde, davalı kooperatife üye iken adına hem 5539 no.lu taşınmaz, hemde ortak mülkiyette kalmak üzere ortak yerler tapusu verildiğini, ferdi mülkiyete geçilerek çarşının yönetilmesi için işletme kooperatifi kurulduğunu, 5539 s. taşınmazı ortak yerlerdeki mülkiyet hakkını devretmeden 3 ncü kişiye devrettiğini, kooperatifin ortak yerlerdeki tapuyu nazara almadan ortaklıktan ihraç kararı verdiğini, kooperatifin işlevini tamamlaması sebebiyle ortadan kalktığını ve ihraç kararı veremeyeceğini ileri sürerek hakkında alınan çıkarma kararının iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davaya emsal teşkil edecek İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi´nin 1998/327 Esas s. dava sonucunun beklenilmesini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna nazaran, davacının 1985 yılı itibariyle kooperatif üyeliğini kazandığı, davacının sahibi olduğu, 5539 kapı no.lu gayrimenkuldeki hissesini devretmesinin, davacının mülkiyeti kooperatife ilişkin olan ortak yerlerdeki hissenin de satışını kapsadığından sözedilemeyeceğini, 1996 gününde anasözleşmenin 10 ncu maddesinde yapılan değişiklikle kazanılmış hakkın bertaraf edilemeyeceği, davacıya ortaklıktan çıkarma kararının kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Davacı, site dahilinde sahip olduğu taşınmazı 18.07.1996 gününde İdris Yıldırım´a vermiş olduğu vekaletnameyle satmış olup, anılan vekaletnamede ortaklık payının devrini kendi uhdesinde saklı tutmamıştır. Öte yandan, davalı kooperatif ana sözleşmesinin 10 ncu maddesi ortaklık şartlarını belirlemiş, 14 ncü maddede ise 10 ncu maddede yazılı ortak olma koşullarını kaybedenlerin ortaklıktan çıkartılacakları hüküm altına alınmıştır. Ortaklık şartlarını belirleyen ana sözleşmenin 10 ncu maddesinde 14.08.1996 gününde yapılan değişikliğin davacının kazanılmış haklarını ihlal edici mahiyette olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, ana sözleşmede yapılan değişiklik yalnızca ortakların ortak olabilme koşulunu taşıyabilmeleri açısından sahibi olmaları gereken bağımsız bölümün içinde bulunması gereken taşınmazın niteliklerinin belirlenmesine ait olup, esasen önceki ana sözleşmede zaten var olan bir hükmün somutlaştırılmasından ibarettir. Gerçekten davalı kooperatif ana sözleşmesinin değişiklikten önceki metninde yer alan "site dahilinde işyeri maliki, oturma hakkı sahibi, genel hizmet tesislerinden birinin maliki veya kiracısı olma" koşulu yapılan değişiklikle "İstanbul Eminönü Hacıkadın Mah.2899 Ada 5 parsel ve 2900 ada, 2 parsel s. taşınmazlar üzerinde kurulu İstanbul Manifatura ve Kumaşçılar Çarsısı dahilinde bulunan bağımsız bölümlerden birinin maliki, oturma hakkı sahibi, genel hizmet tesislerinden birinin maliki yada kiracısı olmak" şekline dönüştürülmüş olup, mahiyeti itibarıyla yapılmış bir değişiklik ve kazanılmış hakkın ihlali söz konusu değildir. Kaldı ki, site yönetim planının 3 ncü maddesinde de kat mülkiyetine esas bağımsız bölümün satışının ancak ortaklık hissesinin devri ile mümkün olacağı belirtilmiştir. Bu halde mahkemece, özetle davacının yapmış olduğu satış sözleşmesinden sonra yapılmış bir ana sözleşme değişikliğinin söz konusu olmaması, yönetim planı hükümleri ve satışa hukuki dayanak oluşturan vekaletnamede davacının ortaklık payını devir dışında bıraktığına dair bir hükmün yer almaması karşısında, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın açıklanan sebeple davalı kooperatif yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04.12.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak : Corpus

[Copyright © CD MEDYA YAZILIM - Corpus™ Mevzuat ve İçtihat Programı]